Yakalandığı yeni tip koronavirüs ( Kovid-19) ile mücadele ederek sağlığına kavuşan Beykoz Devlet Hastanesi Başhekimi Opr. Dr. Süleyman Erdoğdu, görevinin başına dönerek çalışmaya devam ediyor.
Hastalık sürecinde yaşadıklarını ve Kovid-19 ile mücadelenin önemini AA muhabirine anlatan Opr. Dr. Süleyman Erdoğdu, "Ben hastaneye yatmadan bu hastalığı atlattım. Bu hastalığı geçiren birisi olarak birincisi ilk günden tedavi başlandı. Şikayet neydi? Burun akıntısı, öksürük vardı ama öksürük her zamanki bildiğin basit öksürük değildi. Muhtemelen koronavirüse yakalandık düşüncesiyle hemen tetkikler yapıldı. Yapılan akciğer tomografisinde virüsün akciğere indiği ve başlangıç lezyonları olduğu tespit edildi. Bu filme dayanarak biz hemen ilaçlara başladık." diye konuştu.
Halk arasında Kovid-19 ilacının kalpte ritim bozukluğu ve çarpıntı yaptığı gibi söylemlere inanılmaması gerektiğini dile getiren Erdoğdu, ilacın kullanımına ne kadar erken başlanırsa o kadar hafif atlatıldığını söyledi.
-"İlaç virüsün ilerlemesini önlüyor"
Kovid-19 tedavisinde kullanılan ilacın vücuttaki virüsün ilerlemesini önlediğini dile getiren Erdoğdu, tedavi dönemini şöyle anlattı:
"Kesinlikle ilaç almak, evde istirahat etmek lazım. Ev işleriyle hiç uğraşmadan yatağın içine girip yatmak lazım. Çünkü vücut dinlenmek istiyor. Yorgunluğa gelmiyor. Ne kadar çok yatarsanız o kadar çabuk iyi oluyorsunuz. Bol su içmek lazım. Su ile vücut yıkanıyor. Dolayısıyla virüsü atmanın bir diğer yolu da içebildiğiniz kadar su için. Bir başka faktör de camı açıp ortamı havalandırmak lazım."
Opr. Dr. Süleyman Erdoğdu, virüsün çok bulaşıcı olduğunu ancak yakalananların yüzde 85'inin ayakta atlattığını, hastalığın normal şartlarda bir hafta içerisinde normale döndüğünü ve 10 gün sonra işbaşı yaptığını dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Hastaneye yatmaktan da çekinmemek lazım çünkü burada da erken tedavi çok önemli, erkenden yatılırsa tedavi başlanırsa özellikle oksijen tedavisi çok önemli, kortizon ve kan sulandırıcı tedavilerle hastalığın ilerlemesi önlenebiliyor. Yoğun bakıma giren hastalar genelde 65 yaş üstü olan, ilave başka hastalıkları olan hastalar. Bunlar tabii bünye sağlamsa, vücut ilaçlara güzel cevap veriyorsa bir kısmı sağlıklarına kavuşup taburcu olabiliyor."
Vücuttaki enfeksiyon yoğunluğu fazlaysa ve ek hastalıklar varsa vefat durumunun ortaya çıktığını belirten Erdoğdu, "Bu hastalık öldürücü bir hastalık, hiç şakası yok. Ciddiye almak lazım. Özellikle temizlik, maske ve mesafe kurallarına dikkat etmek lazım. Akciğer kapasitem eskisi gibi değil, biraz kalıntılar var ama hamdolsun bana bir sıkıntı yaratmıyor. Nefes almamda bir sıkıntı yok, oksijen seviyem gayet iyi ama eski akciğerim değil tabii, bu da 1 ila 3 ay arasında sürer dediler. Bol bol su içip, spor yapıyoruz. Bunun tabii ki faydaları olacaktır ama bulaşıcılık bitmiş oluyor." ifadelerini kullandı.
- Yoğun bakıma giren hastalarda nispeten bir azalma oldu
Erdoğdu, sokağa çıkma kısıtlamalarının başlamasıyla birlikte hastanelerine gelen hasta sayısında nispeten azalma yaşandığını dile getirerek, en büyük tavsiyenin temizlik, maske ve mesafe olduğunu hatırlattı.
Erdoğdu, "Önceki ile şimdiki arasında hakikaten bir fark var. Bu neyi gösteriyor? Kalabalığa girmemek gerekiyor. 65 yaş üstünün marketlere, pazarlara girip alışveriş yapmaması lazım, orası riskli alan." diyerek, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Bizim bir marangoz personelimiz vardı. Verilen tedaviyi kullanmadığı için vefat etti. Niye? Az önceki bahsettiğim dedikodular yüzünden. İlaç içmemezlik bence intihar gibi bir şey. Göz göre göre ilaç içmemek ben ölmeyi kabul ediyorum demektir. Dedikodulara itibar etmemek lazım. Doktorlar ne diyorsa ondan dışarı çıkmamak lazım. O çok önemli, bir de en önemlisi istirahattir."