Ankara'nın Manevi Koruyucusu! Hacı Bayram Veli'nin Duyulmamış Kerametleri ve Sır Dolu Hayatı

Ankara'nın Manevi Koruyucusu! Hacı Bayram Veli'nin Duyulmamış Kerametleri ve Sır Dolu Hayatı
Ankara'nın manevi mimarı Hacı Bayram Veli Hazretleri, eşsiz kerametleri, gönülleri fetheden sohbetleri ve İstanbul'un fethine uzanan ilahi öngörüsüyle yüzyıllardır gönüllerde yaşamaya devam eden büyük bir Allah dostudur. İşte detaylar...

Ankara’nın kalbinde, yalnızca bir türbe değil; bir zamanlar binlerce gönlü irşad eden, nice sultana yön veren bir evliyanın yattığı kutlu bir mekân vardır: Hacı Bayram Veli Türbesi.

Bugün dahi manevi huzuruyla Ankara semalarını saran Hacı Bayram Veli Hazretleri, asıl adıyla Numan bin Ahmed, yalnızca bir alim değil; aynı zamanda kalpleri nurlandıran bir gönül mimarıydı.

Ankara’nın Manevi Mihenk Taşı: Hacı Bayram Veli’nin Sırlı Hayatı ve Duyulmamış Kerametleri

Hayatı, sırlarla, hikmetlerle ve kerametlerle dolu bir Allah dostunun öyküsüdür.

İlmin Işığında Yükselen Bir Ruh

Küçük yaşlardan itibaren ilme gönül veren Numan, Ankara ve Bursa’da dönemin en seçkin âlimlerinden hadis, tefsir, fıkıh ve fen ilimlerini tahsil etti. Ankara’daki Kara Medrese’de müderrislik yaparken kalbinde tarif edemediği bir sıkıntı taşıyordu.

İlmin zirvesinde olmasına rağmen ruhu bir mürşidi kâmili özlüyordu. Tam da o sırada gelen gizemli bir davet, hayatını değiştirdi. Somuncu Baba diye bilinen Hamideddin-i Veli, onu davet etmişti. İşte o gün, Hacı Bayram ismi doğdu.

haci-bayram-veli.jpg

“İki Bayramı Birden Kutluyoruz”

Kayseri’de Somuncu Baba ile kurban bayramında buluşan Hacı Bayram’a, hocası “İki bayramı birden kutluyoruz” diyerek ona "Bayram" lakabını verdi.

O artık yalnızca Numan değil, Hacı Bayram’dı. Sonrasında hocasıyla hacca gitti, dönüşte halifelik emri verildi. Ve o andan itibaren Anadolu’nun manevi haritasında yepyeni bir nur doğdu.

Mürşidin Emaneti: “Burçak Ek”

Somuncu Baba’nın ona verdiği tek emir “Burçak ek” idi. Hacı Bayram Veli, bu söze zahiri anlamından çok daha derin bir manevi mesaj yükledi.

Ankara’ya döndü ve burçak eker gibi insanların gönlünü irşad etmeye başladı. Sohbetlerine akın eden binlerce kişi, ondan kalp huzuru ve ruh şifası buldu.

Akşemseddin’in Zincirli Rüyası

Evliyalığın ne olduğunu ilk bakışta anlayamayan Akşemseddin, önce Hacı Bayram Veli’den uzaklaştı. Ama Halep’te gördüğü rüyada boynuna takılan zincirle Hacı Bayram’ın eşiğine getirildiğini gördü.

Dönüp geldiğinde önce iltifat görmedi. Ama tevazusuyla gönülleri fethedince, Hacı Bayram “Köse, kalbimize çabuk girdin” diyerek onu talebeliğe kabul etti. Ve o köse çocuk, bir gün İstanbul’un manevi fatihi olacaktı.

Fetih Müjdesi ve Beşikteki Gül

Sultan II. Murad tarafından Ankara’dan davet edilen Hacı Bayram Veli, Edirne sarayına geldiğinde beşikteki küçük Mehmed’e Fetih Suresi okudu. Ve oracıkta, “Bu şehzade İstanbul’u fethedecek, onun hocası da bizim köse Akşemseddin olacak” diyerek tarihin akışını değiştiren bir keramet gösterdi.

Vergiden Kaçanlar ve “Gerçek Müridler”

Sultan Murad’ın, Hacı Bayram’ın müridlerinden vergi alınmamasına dair emri sonrası herkes mürid olduğunu iddia etmeye başladı. Gerçeği öğrenmek isteyen Hacı Bayram bir sınama düzenledi.

Üç kişi gönüllü oldu, çadıra girip koyun kanıyla kandırıldılar. Kalabalıktan bir daha çıkan olmadı. Hacı Bayram bu vesileyle “Gerçek müridim üç kişidir” diyerek hem hikmeti öğretti hem samimiyeti sınadı.

ankara-1.jpg

Emanet Sandığın Kerameti

Bir asker adayı genç, malını emanet edecek kimse bulamayınca rüyasında Hacı Bayram’ı gördü. Türbesine geldi, küçük sandığını başucuna bıraktı.

Yıllar sonra döndüğünde herkesin kaldıramadığı sandığı tek başına kucaklayıp götürdü. Bu olay, Hacı Bayram’ın manevi emanetçiliğinin ne derece yüce olduğunu gösteren bir başka kerametti.

Kürsüye Hiç Kimse Çıkamadı

Vaaz ettiği kürsü, halen Ankara Hacı Bayram Camii’nde korunmakta. O kürsüye ne padişahlar ne âlimler çıkmak istedi ama hiçbiri konuşamadı.

Söz sadece ona aitti. Allah’a adanmış bir ömür, diline dökülmüş binlerce nasihat ve bir ömürlük iz bırakan maneviyat, hâlâ o kürsüde yankılanıyor.

Vefatı ve Mirası

1429 yılında Hakk’a yürüyen Hacı Bayram Veli, Ankara’ya kendi adıyla anılan caminin yanına defnedildi. Bugün türbesi hâlâ ziyaretçi akınına uğruyor. Sadece dualarla değil, kalpten kalbe yayılan bir sevgiyle anılıyor. Onun bıraktığı ilim ve irfan mirası, bir milletin ruhuna işlemiş durumda.

Ankara'nın manevi çınarı, İstanbul’un fethine ışık tutan velî, gönülleri zincirle çeken Hacı Bayram Veli Hazretleri, yalnızca bir alim değil; aynı zamanda bir dönemin ruhani lideri ve asırlara sığmayan bir sevgi mirasıdır.

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.