Divriği Ulu Camii Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Divriği Ulu Camii Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Ülkemizin Türk – İslam kültürel eserleri bakımından da oldukça zengin mekanlara ev sahipliği yaptığını tekrar tekrar söylemeye gerek yok. Zira dünyanın en özel mimari yapıları açısından pek çok örneğe sahip olan ülkemizde Türk – İslam mimarisinin de en gözde yapıları bulunması kaçınılmaz oluyor. Bu kültürel ve tarihi eserler arasında Sivas ilimizde bulunan Divriği Ulu Camii de yıl içinde hemen hemen her dönem oldukça fazla sayıda yerli ve yabancı turistin ilgilisin çektiği yapılar arasında yer alıyor.
Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, Sivas’ın Divriği ilçesindeki tarihi cami ve hastaneden oluşuyor. Tarihe ışık tutan nitelikleri ve benzersiz mimarisi ile dikkat çekici özellikleri bulunan Ulu Camii, geçmişten günümüze korunan yapısıyla hala binlerce yerli ve yabancı turistin uğrak mekanlarından biri olarak dikkat çekiyor.
Divriği Ulu Camii İnşası
Divriği Ulu Camii hakkındaki tarihi kaynaklara göz atıldığında, caminin Süleyman Şah’ın oğlu Ahmet Şah tarafından inşa ettirildiği kabul ediliyor. Bununla birlikte sadece dini bir yapı olmayan aynı zamanda beraberinde günümüzde hastane olarak adlandırılan darüşşifası da bulunan özel bir mimari eser olmasıyla da öne çıkıyor. Zira söz konusu darüşşifanın da Ahmet Şah’ın eşi Melike Turan Melek tarafından inşa ettirildiği biliniyor. Cami ve hastanenin bulunduğu kompleks mimari eserin baş mimarının Muğis oğlu Ahlatlı Hürrem Şah olduğu kabul ediliyor.
Ulu Camii’nin yapımının tam 15 yıl sürdüğü ve takribi 1243 yılında inşasının tamamlandığı düşünülüyor. Tamamlandığı yıl itibarıyla Anadolu’da ve Sivas’ta egemenliğini sürdüren Anadolu Selçuklu Devleti döneminde inşa ettirildiği görülüyor.
Divriği Ulu Camii Mimari Özellikleri
Sanat tarihçilerinin yorumlarına göre “Divriği mucizesi” ve “Anadolu’nun Elhamrası” gibi ifadeler ile nitelendirilen Divriği Ulu Camii, mimari özellikleri bakımından da dünyanın dikkatini çeken Türk – İslam kültürel değerleri arasında yer alıyor. Külliyenin yapımında başta kapılar ve sütunlar olmak üzere, duvarlarında kullanılan taş işçiliğinin en ince örneklerinin kolaylıkla görülebildiği Ulu Camii’nde tasarımda kullanılan motifler günümüzde bile büyük ilgi gören özellikler arasında gösteriliyor. Mimari üslubunda asimetrik olarak kullanılan motiflerin sayıları on binleri buluyor. Ancak yapıyı mimari açıdan ilginç kılan en önemli özellik ise muhakkak söz konusu motiflerin hiçbirinin birbirine benzememesi yani birbirinin taklidi olmaması nedeniyle ülkemizin en nadide sanat eserlerinden biri haline geliyor.
Sahip olduğu süsleme ve örtü sistemlerinin büyüleyici bir şekilde gözler önüne serilmesini sağlayan Sivas Divriği Ulu Camii, görenleri kendisine hayran bıraktırmaya yetiyor. Sadece ülkemizin değil aynı zamanda dünyanın da en nadide tarihi ve kültürel eserlerinden biri olarak kabul edilen Ulu Camii, pek çok sanat tarihçisinin de övgülerine mazhar olması sebebiyle dünyaca üne sahip olduğu biliniyor. Nitekim 1985 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası” listesinde gösterilen bu başyapıt, aynı zamanda T.C. Cumhurbaşkanlığı makamının da koruması altında bulunuyor.
Mimari özelliklerine bakıldığında dikdörtgen planlı olarak tamamen kesme taşlardan inşa edilmiş bir yapı olan Divriği Ulu Camii, üç farklı anıt kapısıyla da hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Görenleri hayretlere düşüren motiflerle bezeli olan bu kapılar birbirinden özel tasarım harikaları olarak kabul ediliyor. Caminin iç yapısında ise dışındaki büyüleyici motiflerin aksine sadelik ön plana çıkıyor. İbadet eden insanların dikkatini dağıtmaması ve ibadetteki huşu ile huzurun bozulmaması amacıyla özenle tasarlanan iç kısımda bulunan sütunlar da Kanuni Sultan Süleyman döneminde görev yapan Mimar Sinan tarafından da güçlendirilmiş olmasıyla biliniyor.
Divriği Ulu Camii Batı Kapı
Batı kapıyı önemli yapan müthiş incelikteki motiflere sahip olmasının yanında namaz saatlerinin yaklaştığı vakitlerde kapı üzerinde oluşan bir insan gölgesinin oluşması sebebiyle dikkat çekiyor. Zira bu kapının üzerinde mayıs ve eylül ayları arasında ikindi namazından 45 dakika kadar önce, insan silueti şeklinde bir gölge oluştuğu, bu siluetin önce Kur’an okuyan, daha sonra namaz saatine yakın bir esnada da ellerini bağlayarak kıyamda duran bir insan gölgesi şeklini aldığı gözlemlenebiliyor.
Divriği Ulu Camii Cennet Kapı
Muhteşem mimarisiyle büyüleyen Divriği Ulu Camii sahip olduğu 3 farklı kapısında birbirinden ayrı güzellikleri sunmasına rağmen tarihi eserin en görkemli kapılarından biri olarak Cennet Kapı ön plana çıkarılıyor. İsminin kaynağının Kur’an-ı Kerim’de geçen cenneti anlatan ayetlerdeki benzersiz cennet nimetlerinin taşa nakşedilerek tasvir edilmesinden geldiği biliniyor. Nitekim eşsiz bir güzelliğe sahip olan bu kapının tamamı adeta bir cennet bahçesine benzetilerek, cennet ve cennetin katmanlarının anlatıldığı bir yapı olması sebebiyle öne çıkıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.