KTÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kıymet Yeşilçiçek Çalık, AA muhabirine, Öğretim Görevlisi Dr. Reyhan Erkaya, Araştırma Görevlisi Ebru Küçük ve yüksek lisans öğrencisi Hasret Nur Durum ile "Türk Toplumunun Kovid-19 Salgınına İlişkin Fobisi" başlıklı araştırma gerçekleştirdiklerini söyledi.
Kovid-19 salgınının psikososyal yönünü ortaya koymak amacıyla toplumun çeşitli kesimlerinden katılımla yaptıkları araştırmada, salgının birey üzerindeki psikolojik etkilerini anlamaya çalıştıklarını anlatan Çalık, bu tür araştırmalardan elde edilen tespitlerin, salgının etkisiyle baş etmeyi de kolaylaştıracağını ifade etti.
Çalık, "Dolayısıyla bu çalışmada elde edilen bulguların, Kovid-19 salgını sırasında ruh sağlığını korumak ve psikolojik dayanıklılığı artırmak için geliştirilecek müdahale programları ve destek stratejileri açısından da önemli olduğunu düşünüyorum." dedi.
Sağlık Bakanlığı Bilimsel Araştırmalar Kurulu ve etik kurul onayı ile yapılan araştırmaya 2 bin 522 gönüllünün çevrimiçi katılım sağladığını ifade eden Çalık, katılımcıların yüzde 46,9'unu Karadeniz Bölgesi'nde yaşayanların oluşturduğunu, geriye kalan kısımda da hemen hemen tüm bölgelerden katılım sağlandığını belirtti.
Çalık, katılımcılara 55 soru yöneltildiği ve sonuçlarının Kovid-19 Fobisi Ölçeği'ne (C19P-S) göre değerlendirildiğine dikkati çekti.
Katılımcılara, Kovid-19'la ilgili korkuları, kronik hastalık durumları, çalışma şartları, salgınla mücadeledeki tedbirlere ilişkin görüşlerini aktarabilecekleri çeşitli soruların yöneltildiğini dile getiren Çalık, sonuçlarının da Kovid-19'a karşı gelişebilen fobiyi ölçümlemek üzere geliştirilen, 5 dereceli Likert tipi öz değerlendirme ölçeği ile analiz edildiğini vurguladı.
Çalık, 5 dereceli Likert tipi öz değerlendirme ölçeğinin, "1 - kesinlikle katılmıyorum" ile "5 - kesinlikle katılıyorum" arasında olduğunu anlatarak, şöyle devam etti:
"Örneğin katılımcılar, 'Kovid-19'un yayılma hızı beni aşırı derecede panikletiyor.', 'Ailemden birinin Kovid-19'a yakalanma olasılığından aşırı derecede korkuyorum.' gibi soruları, 'kesinlikle katılıyorum', 'katılıyorum', 'kararsızım', 'katılmıyorum', 'kesinlikle katılmıyorum' şeklinde yanıtladılar. Bu ölçeğe göre, katılımcıların tamamının korku düzeyinin puan ortalaması 46,43 yani orta düzeye yakın. Kadın katılımcıların fobi düzeylerinin, erkeklere göre daha yüksek olduğu saptandı. Salgında ücretli, kısmen ücretli, ücretsiz izne çıkarılanlar, işten çıkarılanlar, çalışma sürelerinde geçici azalma olanlar ile sosyal güvencesi olmayanların fobi düzeylerinin, bu tür kaygıları yaşamayanlara göre daha yüksek olduğu belirlendi."
Kronik hastalığı olanların fobi düzeyinin, hastalığı olmayanlara göre daha yüksek olduğunun da altını çizen Çalık, şu değerlendirmede bulundu:
"Kovid-19'dan sosyal mesafe, maske, el hijyeni gibi kişisel tedbirler alarak korunmanın mümkün olmadığını düşünenler ile ilaç ve aşı konusunda umutsuz olanların, Türkiye'deki ve dünyadaki pandeminin kontrolüne yönelik önleyici çalışmaları 'kısmen yeterli' bulduğunu ancak alınan tedbirlerin yetersiz olduğuna inananların ise fobi düzeylerinin daha yüksek olduğu saptandı. Kovid-19 dolayısı ile yakını, arkadaşı ölen katılımcıların fobi düzeylerinin daha yüksek olduğu belirlendi."
- Sonuçlar, destek programları için yol gösterici niteliğinde
Doç. Dr. Çalık, fobi yani aşırı korku halinin, bir nesne ya da duruma karşı sürekli, aşırı ve yüksek düzeyde korku durumu olduğunu söyledi.
Kadınların aşırı korku yaşama nedeninin, salgın sürecinde omuzlarındaki yükün daha da artması olarak değerlendirilebileceğini ifade eden Çalık, "Bu süreçte çocukların, yaşlıların, hastaların bakım yükünün onların omuzlarına kalmış olması, ev işlerindeki sorumluluklarının artması, aile içi şiddete daha fazla oranda maruz kalmaları, erkeklere oranla daha fazla işten çıkarılmaları, üreme sağlığı hizmetlerine erişime getirilen sınırlandırmalar dolayısıyla kadınların Kovid-19'a karşı daha fazla korku düzeyine sahip olduklarını söyleyebiliriz." diye konuştu.
Çalık, salgın sürecinde toplumun psikososyal yönünü ortaya koyan bu tür araştırmaların, mevcut salgının devam etmesi ya da yaşanabilecek farklı bir salgın durumunda psikolojik dayanıklılığı artırmaya yönelik yapılacak destek ve stratejik programlara altyapı oluşturmak için veri kaynağı olarak kullanılabileceğini sözlerine ekledi.