Ankara Maltepe Camii’nde Ankara İl Müftüsü Yusuf Doğan’ın imametinde Covid-19 salgını nedeniyle temsili olarak cuma namazı kılındı. Namaz öncesinde Doğan, “ Ramazan ve Sorumluluk Bilinci” başlıklı hutbe irad etti. Doğan tarafından okunan hutbede, şu ifadelere yer verildi:
“Ayların efendisi mübarek Ramazan-ı şerif içerisinde, günlerin efendisi mübarek Cuma gününe erişmiş bulunuyoruz. Biz bugüne eriştiren Rabbimize sonsuz hamd ve senalar ediyoruz. Ramazanın ve cumanın bereketi, hayrı, lutfü, in’amı, ihsanı, güzellikleri gönüllerimize, hanelerimize, üzerimize aksın, dolsun. Cumanız mübarek olsun, değerli kardeşlerim. Muhterem Müslümanlar! Hutbeme başlarken okuduğum ayet-i kerimede yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: ’Ey iman edenler! Rüku edin, secdeye kapanın, Rabbinize ibadet edin, dünya ve âhiret için faydalı işler yapın ki kurtuluşa eresiniz.’[1]
Okuduğum hadis-i şerifte ise rehberimzi, efendimiz sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: ‘Akıllı kişi, alçak gönüllü olan, kendini hesaba çeken ve ölümden sonrası için çalışandır.’[2]
Aziz Müminler! Allah Teâla, insanı belirli bir amaç doğrultusunda, en güzel kıvamda yaratmış, akıl ve irade gibi üstün özelliklerle donatmıştır. Ondan yalnızca kendisine kul olmasını, sağlam bir iman ve salih amellerle dünya ve ahiret mutluluğunu kazanmasını istemiştir. Rabbimizin insana bahşettiği nimetler sayısızdır. “Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız, sayamazsınız.” Akıl, irade, ilim, iman, evlat, mal ve sıhhat bu nimetlerden sadece bazılarıdır. Ancak bütün bu nimetlere karşı insanın yerine getirmesi gereken yükümlülükleri vardır. İnancımıza göre, her nimetin insana yüklediği bir sorumluluk vardır. Nitekim “Nihayet o gün dünyada yararlandığınız nimetlerden elbette hesaba çekileceksiniz.”[3] âyeti bu gerçeği vurgulamaktadır. Yüce dinimiz İslam’a göre, öncelikle Cenâb-ı Hakka karşı sorumlu olan insanın, kendisine, ailesine, yakınlarına ve çevresine karşı sorumlulukları vardır. İnsan, sahip olduğu her nimetin, Cenâb-ı Hakk’ın lütuf ve ihsanı olduğunun farkında olmalıdır. Yaratılışındaki mükemmelliği, özündeki güzelliği korumalı, sorumluluk bilincini kuşanarak her vesileyle Allah’a şükretmelidir. Kıymetli Müslümanlar! Sorumluluk, insanın hayatına anlam katan, onu gayesiz yaşamaktan kurtaran en güzel haslettir. Sorumluluk bilinci, erdemli bir hayatın olmazsa olmazıdır. İnsan, sorumluluk bilinciyle hayatını ve çevresini güzelleştirir. Sosyal bir varlık olan insan, davranışlarının diğer insanlarda ve çevresinde nasıl bir etki oluşturduğunu hesap etmelidir. Bu açıdan kâmil bir insan, bütün varlık âlemine karşı sorumluluk duygusu taşıyan bir karaktere sahiptir.
Değerli Müminler! Sahurla berekete, oruçla sıhhate, Kur’an’la nura, teravihle huzura erişeceğimiz Ramazan ayını idrak ediyoruz. Zekât ve fitrelerimizle, hayır hasenatlarımızla sorumluluklarımızı daha çok hatırladığımız kutlu zamanları yaşıyoruz. Dilimizi zikre, kalbimizi şükre, aklımızı tedbir ve tevekküle, bedenimizi sabra alıştıracağımız en güzel anları yaşıyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığımız her yıl Ramazan ayında hayatımızı etkileyen önemli bir konuyu gündeme taşımaktadır. Bu yıl tema olarak “Ramazan ve Sorumluluk Bilinci” belirlenmiştir. Ay boyunca sorumluluk konusu her yönüyle gündemde tutulacak, toplum nezdinde duyarlılık oluşmasına ve sorumluluk şuurunun geliştirilmesine katkı sağlanacaktır. Aziz Müslümanlar! On bir ayın sultanı Ramazan ayını, sorumluluk bilinci ile karşılayıp idrak ettiğimizde maddî manevî kazançlarımızı geliniz beraberce düşünelim.
Ramazan ayı, ilâhî ihsan ve ikramlarla bize rahmettir, her yönüyle güzelliklerimizi artırmaya bir davettir. Ramazan ayı, nefsimizi ve neslimizi imâr ve inşâ için, ocaklarımızdaki manevî neşveyi ihyâ için bir mekteptir. Ramazan ayı, nasûh bir tevbe ve istiğfarda bulunmaktır. Kalplere huzur veren zikir ve tesbihatı çoğaltmaktır. Hesaba çekilmeden önce kendimizi muhasebe etmektir. Hayatımızda iyiden yana yeni bir sayfa açmak ve güzel bir başlangıç yapmaktır.
Muhterem Müminler! Bir Müslüman için Ramazan, oruca sağlam bir niyettir, ibadetlerde devamlılık için dirayettir. Sahur vaktinde ve duaların geri çevrilmediği iftar sofralarında ailemizle ayrı bir berekete ermektir. Ramazan, dua ve niyazlarımızda kardeşlerimizi anmaktır. Gönülden gönüle köprüler kurmaktır. Dua etmek kadar dua almaktır. En başta anne-baba duası olmak üzere, muhtacın, mazlumun duasına mazhar olmaktır. Yaratanın rızası, emri ve hatırı için yaratılmış her ne varsa onlarla bağımızı canlı tutmaktır. Ramazan, her halimizle Allah’a şükretmektir, sıkıntı ve ıstırapta sabrı kuşanmaktır. Nefsimizi terbiye etmek, elimize, dilimize, belimize, kendimize sahip olmaktır. Bütün azalarımıza orucumuzu tutturabilmektir. Mahzun olduğumuz bu salgın günlerinde camilerimizde saf tutamasak da evlerimize ailece namazın huzurunu taşımaktır. Evde kalarak kıldığımız namazlarla manen yükselmek, her türlü hastalıktan ve kötülükten korunmaktır. Teravihle, tekbir ve salât-ı ümmiyye ile arınmak, huzur bulmak, ruhumuzu dinlendirmektir. Aziz Müminler! Yüce kitabımız Kur’ân’ın indirildiği bu kutlu ayda en güzel amellerden biri Kur’an’ın sesine, mesajına kulak vermektir. En güzel kelâmı özenle okumaya, tefekkür etmeye devam etmektir. Kur’an-ı okuyup anlamak kadar yaşamaktır, yaşatmaktır ve okutmaktır.Bu mübarek ay, Allah için yaptığımız ve bize kat kat fazlasıyla geri dönen iyiliklerimizdir. Kardeşimizin imkânını artırdığımız infakımızdır. Vermenin hazzını tattığımız fitrelerimizdir. Malımızı arındırıp bereketlendirdiğimiz zekâtlarımızdır. Evet, Ramazan ayı, kimsesizlerin yüzünde oluşturduğumuz tebessüm, yüreklerindeki sevinçtir. İyilik uğrunda hiçbir şeyi ötelemediğimiz en güzel manevi iklimimizdir. Aziz Müslümanlar! Bu ayda bize düşen görev, kulluğumuzu pekiştirmek, sorumluluk duygumuzu, takva bilincimizi geliştirmektir. Yüce Allah’a, Resûlullah’a (s.a.s) ve Kitabullah’a her şeyden çok vefalı olmaktır. Vefalı olanlarla dostluğumuzu artırmaktır. Kıymeti iyi bilinmesi gereken bu sayılı günler, bin aydan hayırlı Kadir gecesiyle bizi istikamete, her şeyden yüce, Allah’ın rızasına yaklaştıran bir fırsattır. Aziz Müminler! Gecesiyle gündüzüyle mübarek bir aydayız. Diğer taraftan salgın hastalıkla ağır bir imtihandayız. Zamanın değerini, hayatın anlamını, gençliğin önemini, bir lokma nimetin ve bir nefes sıhhatin şükrünü idrak edelim. Bir virüsle hayatımızın değiştiği zor zamanda bu salgın hastalıktan korunmak için sorumluluklarımızı yerine getirelim. Dünyada bir misafir olduğumuzu, şu fâni hayatın ahirete hazırlık yurdu olduğunu unutmayalım. Taşıdığımız sorumluluğun meşakkatli ama kıymetli olduğunun idrakinde bir hayat sürelim. Dünyalık ne varsa, hepsine bir yolcu kadar değer verelim. Sorumluluk duygusunu kuşanmanın erdemiyle, Müslüman olarak yaşamanın izzetiyle Allah’ın huzuruna varalım. Nihai hedefimizin Allah rızası olduğunu bir an bile aklımızdan çıkarmayalım. Her günümüzü, Rabbimizin rızasına uygun faydalı işlerle, salih amellerle, iyilik arzusu ve tefekkür sermayesi ile değerlendirip kurtuluşa erelim.”