CHP, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştaya başvurdu.
Başvurunun ardından CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, basın açıklaması yaptı.
Özgür Özel, 20 Mart'ta Türkiye'nin, TBMM kararıyla taraf olduğu bir uluslararası anlaşmadan çekildiğini, bu karara karşı son derece haklı tepkiler yükseldiğini dile getirdi.
Karara karşı her alanda mücadele edeceklerini daha önce belirttiklerini kaydeden Özel, Danıştaya önceden yapılan başvuruları da son derece kıymetli gördüklerini bildirdi.
Bütün milletvekillerinin oyuyla CHP grubu adına sözleşmeye girme ve çekilme yetkisinin TBMM'de olduğunu vurguladıklarını dile getiren Özel, bu kapsamda Danıştaya, "kararın yok sayılması, iptali ve yürütmesinin durdurulması" yönünde 3 talepli başvuru yaptıklarını söyledi.
Başvurudaki 3 ana talebe ilişkin detaylar paylaşan Özel, şöyle devam etti:
"Bir tanesi, usul yönünden, bu kararın yok olduğunu düşünüyoruz, iddia ediyoruz ve Danıştaydan bu yokluğun tespitini istiyoruz. İkincisi, yapılan işlemin tamamen anayasaya aykırı olduğunu tüm yönleriyle delillendiriyor ve bu anayasaya aykırılık yönünden Danıştay eğer bu işlemi yok saymazsa anayasaya aykırılık yönünden iptal etmesini istiyoruz.
Tabii bu arada kadınlar ölmeye devam ediyor. İstanbul Sözleşmesi'nden çekilindi, onun yarattığı olumsuz iklimin hem şiddeti uygulayanlarda hem de kanunları uygulama yükümlülüğü olanlarda yarattığı kadınlar aleyhine olumsuz etkiyi de hep birlikte görüyoruz. Yılın ilk üç ayında 88 kadının katledildiği bir ülkede AK Parti, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmeye çalışıyor. Bu yüzden de Danıştaydan ivedilikle bu Cumhurbaşkanlığı kararının yürütmesinin durdurulmasını istiyoruz, üçüncü talebimiz de budur."
Danıştayın yürütmeyi durdurma kararı vererek bütün dünyaya Türkiye Cumhuriyeti Devletinin iradesinin İstanbul Sözleşmesi'nin arkasında olduğunu gösterebileceğini söyleyen Özel, "Bu yürütmeyi durdurma talebimizi, Danıştayın öncelikle ele alacağını ve bizim lehimize değil, kadınların lehine ve Türkiye'nin lehine sonuçlandıracağını ümit ediyoruz. Bu beklentinin arkasındayız." diye konuştu.
AK Parti'nin, 19 yıllık iktidarı boyunca yaptığı "en iyi işten geri döndüğünü" belirten Özgür Özel, "Bütün dünyada İstanbul adıyla anılan, coğrafi ev sahibi ve ilk kabul eden ülke olduğumuz, hep birlikte üzerine titrediğimiz bu önemli meseleden AK Parti'nin bu şekilde çekiliyor olması, elbette sadece kadınların meselesi değildir. Bu, Türkiye'yi seven tüm yurttaşların meselesidir." ifadelerini kullandı.
Özgür Özel, İstanbul Sözleşmesi'nin yanında ve arkasında olduklarını kaydederek, "İstanbul Sözleşmesi'ni savunmak hayatı savunmaktır. İstanbul Sözleşmesi'ni savunmak, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nin dünyadaki imajını savunmaktır. Bu savunmaya hep birlikte, eşitlik içinde, omuz omuza, gururla, inatla ve sevgi ile devam edeceğiz." şeklinde konuştu.
"İstanbul Sözleşmesi hala yürürlüktedir"
CHP'li kadın milletvekilleri adına konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca da Cumhurbaşkanlığı kararıyla sözleşmeden çekilmenin anayasaya aykırı olduğunu, hukuki anlamda ve toplumun vicdanında yok hükmünde olduğunu savundu.
Başvuruyu CHP Grubu adına yaptıklarını anımsatan Karaca, sözleşmeden çekilmenin sadece kadın meselesi olmadığını belirtti.
Danıştaydan yürütmenin durdurulması kararı beklediklerini dile getiren Karaca, "İstanbul Sözleşmesi hala yürürlüktedir. İstanbul Sözleşmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletin iradesinin temsil ettiği yasama organında 5251 sayılı kanunla yürürlüğe girmiştir. Bu kanun yürürlükte olduğu sürece, bir gece yarısı bir karar ile 'Sözleşmeden çekiliyorum' denmesi, hem hukuk literatüründe hem de vicdanlarda yok hükmündedir." şeklinde konuştu.
Sözleşmeden çekilme kararı sonrası kolluk kuvvetlerinin mağdurlara bakmadığını ileri süren Karaca, bu nedenle yürütmenin durdurulması kararı verilmesinin zorunluluk olduğunu savundu.
Gülizar Biçer Karaca, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın geçmişte İstanbul Sözleşmesi'ne ilişkin, "Her türlü şiddetin önlenmesinde ana kanun" ifadelerini kullandığını belirterek, hem Danıştaydan hem de Anayasa Mahkemesinden sözleşmenin halen yürürlükte olduğuna ve çekilme kararının yanlış olduğuna dair karar vermelerini beklediklerini ifade etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.