“Annelerin evlatları için yaptıkları soylu mücadeleyi destekliyoruz“
ANKARA (AA) - Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, çocukları dağa kaçırılan Diyarbakırlı annelerin HDP il binası önünde başlattığı oturma eylemine ilişkin, "Onların evlatları için yaptıkları bu soylu mücadeleyi destekliyoruz. Bölgedeki şartları yakinen bilen biri olarak bu anaların bu feryadının ve bu çıkışının ne kadar değerli olduğunu biliyorum." dedi.
Arslan, Konfederasyon Genel Merkezi'nde düzenlenen Başkanlar Kurulu toplantısı öncesi gündem ve çalışma hayatına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Diyarbakır'da annelerin HDP il binası önünde başlattığı oturma eylemine değinen Arslan, çocukları ellerinden alınan annelerin acılarını paylaştıklarını söyledi.
Annelerin yüreğindeki yangını hissettiklerini vurgulayan Arslan, şöyle devam etti:
"Onların evlatları için yaptıkları bu soylu mücadeleyi destekliyoruz. Bölgedeki şartları yakinen bilen biri olarak bu anaların bu feryadının ve bu çıkışının ne kadar değerli olduğunu biliyorum. Bölgedeki hakimiyetlerinin sarsıldığını hisseden terör örgütü ve onun yandaşları, çok ciddi şekilde bölge insanına baskı uygulamakta ve sindirmektedir. Ailelerin açıklamalarına göre, yıllardır 'çocuklarınızı size vereceğiz' deyip oyalamışlar ve beklemelerini söylemişler. Beklemeyenler tehdit edilmiş, korkutulmuş silahla 'başka bir çocuğunuzu da dağa kaldırırız' tehditleriyle bu aileler bugüne kadar susturulmuş. Artık bıçağın kemiğe dayandığını ve daha fazla tahammül edemeyeceğini söyleyen anneler HDP örgütüne gelerek bu soylu itirazlarını ortaya koymuştur. Bence Türkiye Cumhuriyeti tarihinde sivil ve bölgede yaşayan, uzun süredir bölgedeki siyasi oluşumlara destek veren insanların bile buralardan desteğini çekmiş olmaları çok değerli. Milletimizin bu çıkışı desteklemesi gerekiyor. İnanıyorum ki önümüzdeki günlerde bu eyleme katılım daha da artacak. Çünkü bu alanda binlerce insanın mağduriyetlerinin olduğunun şahidiyiz."
- "İstifa ettirilen üyelerimizin sayısı 23 bin 953'e ulaşmıştır"
Arslan, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinden sonra CHP'li ve HDP'li kimi belediyeler tarafından bazı sendikalara yönelik operasyonlar sürdürüldüğünü ifade etti.
Sendikaların örgütlülüğünün hedef alındığını dile getiren Arslan, henüz mazbatalarını almadan, makamlarına oturmadan, sendikacıları tanımadan, iş yerindeki toplu sözleşme ve süreçleri bilmeden ilk işlerinin Hak-İş'e bağlı sendikalara yönelik operasyon olduğunu söyledi.
Kendilerini "sendikacı" diye tanımlayan bir kısım taşeron örgütlerle mücadelenin sürdüğünü dile getiren Arslan, şöyle konuştu:
"Hak-İş'e bağlı sendikalarımızdan bugün itibarıyla istifa ettirilen üyelerimizin sayısı 23 bin 953'e ulaşmıştır. Bu Türkiye'de onlarca sendikanın toplam üye sayısının iki katıdır. Bu küçümsenmemesi ve üzerinde durulması gereken bir konudur. 'Asla işinizden endişeniz olmasın, hangi siyasal parti döneminde işe girerseniz girin asla sizin işinizle, aşınızla belediye başkanlarınız uğraşmayacak. Bu namus sözüdür. Eğer buna aykırılık eden olursa gelin beni bulun, ben gereğini yaparım' demiştir Sayın Kemal Kılıçdaroğlu. Bu baskıları yapanların bazıları işçileri ikna etmek için noterden 'herkes işine devam edecek' taahhütnamesi yayınlamış, bazıları İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu gibi ekranların önünde bütün işçilere güvence vermişlerdir. Ne yazık ki bütün bu güvencelere rağmen işçilerimiz, üyelerimiz sendikal baskılarla karşı karşıya kalmış, üyelerimiz korkutularak, işten atılma tehditleriyle sendikalarımızdan istifa ettirilmiştir. Bu süreç devam ediyor. Sendikalarımıza sahip çıkan arkadaşlarımıza sürgünler uygulanmıştır."
Arslan, konfederasyona bağlı 29 iş yerinden işten çıkarılanların sayının 2 bin 347'ye ulaştığını belirterek, bu kişilerle ilgili herhangi bir disiplin suçu, çalışmalarıyla ilgili tespit edilmiş herhangi olumsuzluk olmadığını ifade etti.
İstanbul eyleminin devam ettiğini bildiren Arslan, "Bu eylem bize şunu göstermiştir, kıdem tazminatı konusundaki tartışmalarda bir kısım işçi örgütlerinin 'kıdem tazminatına dokundurtmayız, bugünkü mevzuattan memnunuz' demelerinin ne kadar içi boş olduğunu gördük. Eğer siz bir iş yerinde bir yılı doldurmadıysanız işten çıkarıldığınız zaman kıdem tazminatı hakkınız olmuyor. İşte bu 2 bin 300 arkadaşımızdan bir yılını dolduramayanlar varsa, kıdem tazminatı haklarını kullanamadı." ifadelerini kullandı.
Bu kişilerle ilgili herhangi bir hukuksuzluk varsa gereğini yapacaklarını dile getiren Arslan, eylemleri desteklemeye ve işten çıkarılanlarla beraber olmaya devam edeceklerini söyledi.
Arslan, yaklaşık 70 bine yakın kişi adına toplu sözleşme müzakerelerini sürdürdüklerini, Türk-İş'e bağlı sendikaların ise yaklaşık 110 bin işçi adına müzakere masasına oturduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Ne yazık ki hükümetlerin bugüne kadarki yanlış değerlendirmeleri nedeniyle bu müzakereler sadece en fazla üyesi olan konfederasyonla yapılması gibi hukuki olmayan bir gerekçeyle devam ettirilmektedir. Hükümet aynı anda hem bizimle hem de diğerleriyle müzakere yapmalı ve birlikte bu süreci devam ettirmelidir. Biz bu sene ilk defa bunun başlangıcını gerçekleştirdik. İlk defa hükümete heyet olarak gittik, toplu sözleşme taleplerimizi ifade ettik daha sonra da hükümet bize kendi tekliflerini sunarak aslında yeni bir başlangıç yaptık. Önümüzdeki toplu sözleşmelerde en fazla üyesi olanı beklemeden her iki tarafla da müzakereleri sürdürmeleri ve bu müzakerelerin nihai noktaya varmasında birlikte kararlarımızın olması gerekir."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.