Pandemi ruhsal hastalıkların çeşitlerini artırdı
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Nermin Gündüz, pandemi süreciyle birlikte ruhsal rahatsızlıkların çeşitliliğinde ve mevcut hastalardaki rahatsızlıkların şiddetinde artışlar meydana geldiğine dikkat çekti.
Ruhsal hastalık çeşitlerinde ciddi artış oldu
Mart ayından itibaren önüne geçemediğimiz ve halen devam eden, daha da önemlisi ne kadar süre devam edeceğini bilmediğimiz bir sürecin içerisinde olduğumuzu belirten Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Nermin Gündüz, “Pandemi başladığından itibaren hastalarımızla ilgili ya da yeni ilk atak ruhsal hastalık geçirenlerle alakalı çeşitlilikte ciddi bir artış gördük” dedi.
Hastanelere ulaşma konusunda pandemi döneminde birtakım kısıtlamalar getirildiğini hatırlatan Doç. Dr. Nermin Gündüz, “Devlet hastanelerinde hastalar randevusuz kabul edilmemeye başlandı. Bu da hastaların hekime ulaşmasını, randevu almasını zorlaştıran bir süreç oldu. Aslında bu uygulamanın çok mantıklı bir sebebi vardı. Altta yatan sebep pandemi döneminde bu salgının daha fazla artmasını, hastaların çok gerekmedikçe hastane ortamına gelmemeleri ve böylelikle salgının daha fazla büyümemesini engellemekti Sağlık Bakanlığının bu uygulaması, Dünya Sağlık Örgütü tarafından da önerildi” ifadelerini kullandı.
Tıbbi yardım alamadıkları için ataklar başladı
Özellikle akıl sağlığı ile ilgili zayıflaması olan, zeka geriliği olan hasta grubunun normal şartlarda zor ulaştığı hekime pandemi döneminde daha zor ulaştığını kaydeden Doç. Dr. Nermin Gündüz, “Bu hastalar, psikiyatri dışında sağlık sistemi içerisindeki diğer alanlarda da uygun tıbbi hizmet almakta zorlanan gruptu. Dolayısıyla şizofreni başta olmak üzere, yargılamada ve gerçeği değerlendirme yetisinde bozukluk olan, psikotik bozukluklar grubu, bipoların özellikle ağır seyreden grupları, zeka ve davranış bozuklukları olan gruplar ile aynı zamanda demansiyel süre sebebiyle sürekli takip ettiğimiz hasta grupları bu durumdan olumsuz etkilendi. Hasta grupları hekimlerine ve dolayısıyla uygun reçeteye ulaşamadıklarında, ilaçlarını yazdıramadıklarında biyopsikososyal boyutu olan rahatsızlıkları olduğu için atak geçirmeye başlıyorlar. Bununla birlikte mevcut psikiyatri servislerinin, poliklinik ve hekim sayısı ciddi manada azaltıldığı için bu kişiler gerekli uygun tıbbi yardımı alamadılar ve ciddi sağlık sorunlar oluştu” dedi.
Panik atak geçiren hasta sayısı yükseldi
Pandemi sürecinin daha ne kadar devam edeceğinin bilinmediğini belirten Doç. Dr. Nermin Gündüz, bu durumun anksiyete ve kaygı bozukluklarını artırdığını kaydederek şunları söyledi:
“Dolayısıyla bu belirsizlik de kişileri anksiyete ve kaygı bozukluklarına yatkın hale getiriyor. Çünkü insan zihni, bir soru varsa mutlaka ona bir yanıt bulmak ister, beynin belirsizliğe tahammülü yoktur. Her şeyin belirli olmasını ister ve o belirli çerçeve içerisinde gelecekle ilgili kaygılanmak istemez, plan yapmak ister. Belirsizliğin devam ettiğini bildiğimiz bu süreçte, kaygı bozukluklarında da ciddi bir artış gördük. En başta panik atak geçiren hasta sayısında ciddi bir artış oldu. Özellikle şizofreni gibi akıl sağlığında bozulma ile ilerleyen hasta grubumuz var. Bu hastalarımız, normalde olmayan olayları olmuş gibi kabul etmelerine ve yüzde 100 bunun gerçekliğine tutunmalarına neden olan hezeyanlar yaşıyorlar. Hezeyanlarında Covid- 19’la ilgili durumlar da gördük. Mucit olduğunu iddia ederek Koronavirüs ile ilgili aşıyı bulduğunu ve Covid-19 ile ilgili görsel halüsinasyonları olan hasta grupları da var. İçinde yaşanılan travmatik süreç neyle ilgiliyse psikopatolojiye yansıması o anlamda hekimler için önemliydi.”
Uykusuzluk bipolar rahatsızlığı tetikledi
Bipolar hastalarında uykusuzluğun rahatsızlığı tetiklediğine dikkat çeken Doç. Dr. Nermin Gündüz, “İlk açıklamaların yapıldığı dönemde yoğun bir panik hali vardı herkeste ve Sağlık Bakanlığı tarafından genellikle açıklamalar akşam geç saatlerde yapılıyordu. Geç saatlere kadar bekleyen, özellikle vaka sayılarında düzenli bir artış olduğunu gören ve kaygı sebebiyle uyuyamayan hastalarımızın maalesef atak geçirdiklerini gördük. Depresyon hastalarında ‘ben kötüyüm, geçmiş kötü, bundan sonraki hayat kötü olarak, çevre kötü’ gibi dünyaya dair görüşleri, bundan sonraki süreçte her şey olumsuz olacak düşüncelerinin pekiştiğine şahit olduk” dedi.
İntihar vakalarında artış görüldü
Bu süreçte ülkemizde intihar vakalarında da artış olduğuna dikkat çeken Gündüz, “Maalesef düşünce, plan ve gerçekleşmiş boyutta intihar vakaları oldu. Hatta pandemi sürecinin ilk başlarında virüse yakalanan ve iyileşmeyeceğini düşünerek intihar eden bir hastamız oldu ve ne yazık ki hayatını kaybetmesiyle sonuçlandı” ifadelerini kullandı.
OKB rahatsızlıklarında artış yaşandı
Bu dönemin ekonomik sıkıntıları da beraberinde getirdiğini ifade eden Gündüz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kısıtlamalar ve ekonomik önlemler sebebiyle çok fazla hastamız işini kaybetti. İş kaybı sebebiyle de depresyon yaşayan, depresyonu tetiklenen hastalarımız ve hatta intihar düşüncesine kapılan hasta gruplarımız oldu. Bu hastalarımıza da müdahalelerimiz oldu. Hekimler olarak bu süreçte OKB’lerin de artacağını biliyorduk ve öyle de oldu. Pandemideki düzen yani herkesin elini yıkamasının ve hijyen konusunda dikkat etmesi bir OKB hastamızın kendisini iyi hissetmesine vesile oldu. Çünkü onların hayal ettiği dünyada herkes elini yıkıyor, hijyen konusunda herkes dikkatli. Bu durum da pandemi sürecinde gerçekleştiği için eskisi kadar sıkıntı yaşamamaya başladı. Genel olarak Obsesif Kompulsif Bozukluk’ta, özellikle temizlikle ilgili vesvesesi olan hastalarda çok ciddi artış gördük. Pandemi sürecinde yeni başlayan dermotit şikayetleri olan, geçmeyen yaraları olan, çok fazla el yıkamaya bağlı olarak cildinde kaşıntı ve kuruluk oluşan, dirseklerine kadar ellerini yıkayan hastalar cildiye polikliniğinden bizlere yönlendirildiğinde ve ayrıntılı muayene yaptığımızda temizlikle ilgili vesveseleri olan grupta artış olduğunu tespit ettik.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.