Hasan Kemal Durgut
LANETLİ-BÖLÜCÜ-AMERİKANCI Y.ANAYASA-BAŞKANLIK-(16)
"BAŞKANLIK VE ’YENİ’ OLAN HER ŞEY! 'AB-D’NİN İHTİYACIDIR! ÇOCUK!’’
Merhaba, Nasılsın? ÇOCUK?!:
Neler yaptın biz;
‘’KAHRAMANCA CAN FEDA EDİP ŞEHİT-GAZİ OLUP…’’ kutsal vatanı sana emanet bırakalı!..
Bak selam söylüyorlar sana tüm kahraman şehitlerimiz, gazilerimiz, vatansever yüce Türk Milletimiz, şimdi hepsi yanımda;
Kutsal "Vatan/Millet" bizlerden sana emanet biliyorsun değil mi?!
"Gençliğe Hitabe"yi! "Nutuk''u! Okudun değil mi? "ÇOCUK!"
Biz sana verdiğimiz o kutsal emanet için;
Aç yattık/Açıkta kaldık,
Varlığımızı kattık/Sıfırdan başladık,
Kol verdik/Bacaksız kaldık,
Can verdik/Canansız yaşadık,
Tecavüzü gördük,
Zulüm gördük,
Ölüm gördük,
Öksüz kaldık,
Yetim kaldık...
Ama vatanımıza sahip çıktık! "ÇOCUK"
Sahip çıktık...
Anlayabiliyor musun? Sahip çıktık!..
Şimdi Sen Söyle Bana:
●Gazi Meclis, vatan hainleriyle dolmuş! Neler oluyor?
●Bazı günlerde şehit-gazi sayısı "Varoluş Destanımız Kurtuluş Savaşı"nı geçer olmuş!
Bak ‘’ÇOCUK’’ ben sana ‘’VAROLUŞ DESTANIMIZ KURTULUŞ SAVAŞI’’ günlerinden çok vatani değer taşıyan bilgiler aktaracağım! Şimdi aç kulağını ve Turgut ÖZAKMAN’ı iyi dinle!..
M. Kemal Paşa hasta yatağında çok ateşli bir vaziyet geçirmekte aynı zamanda da Meclis’de Başkomutanlık süresi dolmuş ve 2 gündür M. Kemal Paşa olmadan yenilensin mi? Yenilenmesin mi? Konusu görüşülmektedir!..
Ve M. Kemal Paşa üçüncü gün hasta yatağından kalkar Meclis’e gelir!
(…)M. Kemal Paşa kürsüde durdu, bakındı. Bütün sıralar doluydu. Geç gelenler ayakta kalmıştı.
‘’Görüşmelerde rahatsızlığım sebebiyle bulunamadım. Fakat tutanakları gözden geçirdim, verilen oyları inceledim. Bulunmuş kadar bilgi sahibi oldum.
Efendiler!
Başkomutanlık Yasası’nın kabul edildiği günü hatırlayalım, Yunan ordusu Ankara’ya yürümek üzereydi. Yüksek kurulunuz, düşmanı durdurmak ve durumu kurtarmak için bir önlem düşünmek zorunluluğunu duydu. Sonuç olarak Başkomutanlık kuruldu ve ona yeteri kadar yetki verildi. Bu yasanın 3 Ay süreli olmasını öneren benim. Bugüne kadar iki kez uzatıldı. Ancak işin başında da Başkomutanlığın varlığından şikayetçi kimseler vardı. Bugünde aynı şikayetçiler yüzünden yasanın süresi uzatılmamıştır. Bu konudaki görüşlerimi açıklamadan önce sorunun özünü ele almak, bunun içinde dün burada, bu yasanın gereksizliğini ileri sürmüş arkadaşların iddialarından yararlanmak istiyorum.
Mesela Salih Efendi şöyle demiş: ‘M. KEMAL HAKKIMIZI GASBETMEK İSTİYORSA, VERİRSEK APTALIZ.’
Efendiler!
Lütfen hatırlayınız. Ben kimseye beni Başkomutan yapınız demedim. Tersine bütün Meclis bana, ‘BAŞKOMUTAN OLACAKSIN’ dedi. Bugün bu yasadan şikayetçi olan arkadaşlar, bu kürsüden, ‘ORDUMUN BAŞINA GEÇ, ZAFERE YÜRÜYELİM’ diye feryat ediyorlardı…’’
Sesler duyuldu:
‘’Evet doğru!’’
‘’…Açık konuşacağım için beni mazur görünüz. Her birinizin seçilmesi ve burada toplanması için en çok ben çalışmışımdır. Bunun için, pek çoğunuz bilirsiniz ki en yakın arkadaşlarımla fikir mücadelesi yaptım, hayatımı tehlikeye attım. Sözün kısası, bu Meclis benim eserimdir. Ben de herkes gibi eserimi alçaltmak değil, yüceltmek isterim…’’
Alkışlar yükseldi.
‘’…Onun için Salih Efendi’nin, benim de hiç olmazsa kendisi kadar Meclis’in hakları ile ilgilendiğimi farz etmesini rica ederim. Fazla bir şey istemem…’’
Gülüşler, kahkahalar duyuldu.
‘’…Meclis’in hakkını gasbetmek sözünü Salih Efendi’ye red ve iade ediyorum! Bu konunun gizli oturumda görüşülmesi de tartışma konusu olmuş. Mehmet Şükrü Bey, ‘Gizli toplantılarda konuşarak gerçekleri milletten saklamayalım’ demiş.
Efendiler!
YÜCE MECLİSİMİZ ALELADE BİR YASAMA MECLİSİ DEĞİLDİR. İCRA YETKİSİNE DE HAİZ OLDUĞU İÇİN BİR BÜYÜK HÜKÜMET GİBİDİR. Öyle değil mi?...’’
Bu soruyu, Meclis’in icra yetkileri konusunda çok titiz olan muhaliflere dönerek sormuştu. Onlar da, ‘’Evet, doğru!’’ diye onayladılar.
‘’…Devleti idare eden bir hükümetin, bütün kararlarını açıkta konuşarak verdiği nerede görülmüştür? Dünyada örneği var mı? Hele konu Başkomutan ve ordunun durumu ise, bunlar düşmanın önünde tartışılabilir mi? Ama Şükrü Efendi bu zorunluğu komedi olarak vasıflandırmış.
Efendiler!
Aramızda komedi oynayan birisi varsa bu, Şükrü Efendi’nin kendisidir. Daha bir yıl önce, hükümeti devirmeye teşebbüs suçundan tutuklandığını ve adaletin pençesinden ne kadar büyük bir zilletle kurtulduğunu unutmadık…’’M. Şükrü Bey kıpkırmızı kesildi.
‘’…Hüseyin Avni Bey de yasanın aleyhinde bulunurken demiş ki, ‘MİSKİNLER, BU TARZ HAREKETLE MİLLETİ REZİL EDECEKSİNİZ…’
H. Avni Bey itiraz ett:
‘’Ben böyle bir şey demedim.’’
‘’Ama yazık ki bu sözler tutanakta yer alıyor beyefendi!’’
‘’Hayır olamaz yanlış!’’
‘’Şimdi efendiler…’’
H. Avni Bey itiraza devam edince, M. Kemal Paşa sinirlendi:
‘’EE, GEVEZELİK YETER! BURASI MAHALLE KAHVESİ Mİ?
‘’HAYIR, MİLLETİN KABESİ.’’
‘’Öyleyse saygı göstermeyi öğren’’
H. Avni yerine çöktü. Yenilmekteydiler.
‘’…EFENDİLER! BİR ADAM BAŞKOMUTANLIĞI ELE GEÇİRİR VE YASAYA DAYANMAYAN YETKİLER KULLANIRSA, O ADAMA ‘’DİKTATÖR’’ DENİR.
Ben, yüce kurulunuzun kabul buyurduğu yasayla bu göreve geldim. O yasaya dayanarak çalıştım. Yasa yapma hakkınızı da bütünüyle bana devretmiş değilsiniz. Bana verdiğiniz yetki sadece ordu ile ilgili ve sınırlıdır. Yüce Meclis dilediği anda onu da geri alabilir. Şu halde bu taşkınlığa ne gerek vardı? Niyetimiz orduyu kıpırdayamaz halde tutmak mıdır?...’’
‘’Haşa! Asla! Ne münasebet!!!’’
‘’Ama Vasıf Bey demiş ki, ‘Yerimizden kıpırdayamadık ve kıpırdayamayacağız.’ Bazı arkadaşlarımız ordunun kıpırdayamayacağını ileri süren gafilin bu sözlerini alkışlamışlar…’’
Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey, Hafız Mehmet’e ‘’KAYBEDİYORUZ’’ diye fısıldadı.
‘’Evet, adam tek başına hepimizi yeniyor.’’
‘’…Efendiler! Buna yalnız üzülmekle kalmadım, çok da utandım. Rica ederim bu olayı buraya gömelim, kimse işitmesin.’’
Son olarak, ‘’İddiaları ve cevaplarımı dinlediniz. Karar Meclis’indir. Ama bir gerçeği belirtmeliyim. Dünkü duruma göre bu dakikada ordu komutasızdır. Eğer ben orduyu komuta etmekte devam ediyorsam, yasaya aykırı olarak komuta ediyorum. Meclis’te beliren duruma göre derhal komutanlıktan el çekmek isterdim ve Başkomutanlığımın sona erdiğini hükümete bildirirdim. Fakat giderilemez bir kötülüğe meydan vermemek zorunluğunu duydum. Düşman karşısında bulunan ordumuz başsız bırakılamazdı. Binaenaleyh bırakmadım, bırakamam ve bırakmayacağım!’’
Oylama yapıldı.
Başkomutanlık Yasası’nın uzatılması hakkındaki hükümet önerisi;
11 Ret
15 Çekimser oya karşı
177 Oyla kabul edildi. Sonuç Ziya Hurşit Bey’in sinirini bozdu, elindeki kalemi olanca hıncıyla sıranın kapağına saplayıp kırdı.
Fevzi Paşa’nın yüzü gülüyordu, Refik Şevket Bey’e eğildi:
’’UÇURUMUN KENARINDAN DÖNDÜK’’ dedi!
Eveet ‘’ÇOCUK’’ Turgut ÖZAKMAN’ı dinledin;
Şimdi de Beni Dinle Bakalım!:
Daha iyi algılayabilmemiz için bugüne uyarlayacak olursak eğer, durum şudur:
Bırak şu anki TÜRKİYE CUMHURİYETİ’ nin durumunu biz o günlerde bir ölüm-kalım mücadelesi, bir varoluş mücadelesi yaşamaktayız. Öyle bir zamanda bile ben bugünkü gibi;
‘’ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ-BAŞKOMUTANLIK-BAŞKANLIK-PADİŞAHLIK’’ gibi şeyler istemedim!
Ben istemeden Meclis bana teklif etti!
Ben yukarıda saydığım her şey olabilirdim hem de sınırsız ve süresiz!!!
Ama benim ilk ve tek kutsal niyetim-amacım-hedefim ‘’Vatan-Bayrak-Millet’’ olduğu içindir ki bunu fırsat bilip başka bir şey istemedim!
KUTSAL VATANIMIZIN VAROLUŞ-İKBALİ İÇİN BİLE OLSA SADECE ORDU İLE İLGİLİ SINIRLI-SÜRELİ BAŞKOMUTANLIK İSTEDİM!!!
Neden böyle yaptım??? Biliyor musun???
Çünkü;
Aynı ben gibi sen gibi bir insan-kul olan Padişah’a kulluk eden yüce Türk Milletimin, Allah'ın kulu olmasını sağlamışken! Tekrardan o günlere döndüremem!.. O günleri hatırlatamam!.. O günleri andıramam!..
"Ben KUR'AN'da Yazılı Olan Maun saraylarında Padişah olamam!"
Ben Yüce Türk Milleti'nin bir ferdi, askeri, kardeşi, babası, evladıyım!..
"Benim kaderim Yüce Türk Milleti ile aynıdır"
İşte "ÇOCUK" bu yüzden kabul etmedim!..
Ama şimdi sen, benim yani;
Bu kutsal Vatanımızı-Bayrağımızı-Milletimizi KURTARAN;
Devlet-Millet-Cumhuriyet KURAN, ben Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün hiç talep bile etmediğini birine mi vermek istiyorsun??? ‘’ÇOCUK’’
[NE YAPTIĞININ FARKINDA MISIIIN??? "ÇOCUUUK"]
Şimdi seni Ebru ve Hasan Kemal ile baş başa bırakıyorum ‘’ÇOCUK’’
SANA DİYECEKLERİ VARMIŞ!!!
●Destansı, şanlı, şerefli yüce Türk tarihini biliyor ve Gazi Meclis'e saygı duyuyorsan;
●Kuruluş Anayasamızın din, dil, ırk, mezhep ayrımı yapmaksızın Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına "TÜRK MİLLETİ" deyip hepimizi eşit, şartsız-koşulsuz asil bağrına bastığına inanç ve saygın varsa;
●TBMM'nin açılışına, verilen mücadeleye, feda edilen kahraman canlara-şehitlerimize-gazilerimize borç ödemek istiyorsan;
●Cumhurun başının bağımsız olması gerektiğine inanıyorsan;
●Yasamanın, yürütmenin, yargının bağımsız olmasını istiyorsan;
●’’EGEMENLİK, KAYITSIZ VE ŞARTSIZ MİLLETİNDİR’’ Bu hüküm milleti, Allah’ın gölgesi olarak nitelenen padişahın kulu olmaktan çıkarıp Allah’ın kulu ve kutsal olan vatanın asıl sahibi ve yurttaşı yapıp laikliğin temelini atmıştır. Allah'ın kulu olmaya devam etmek istiyorsan;
●Yüce Türk Milleti, yani senin milletinin yüzüne bakacak yüzün olsun istiyorsan;
●Yarın torunlarına anlatacak gururlu-şerefli bir şeylerin olsun istiyorsan;
●Ülkenin geleceğinde senin de bir "At nalın" değil "Yiğit namın" kalsın istiyorsan;
●Milletin verdiği vatani-emeği hak etmeyi önemli buluyorsan;
●Önce Vatan diyerek, asil ruhlu ataların gibi kendi canından bile vazgeçebiliyorsan;
●Üzerimizdeki kara bulutları yok etmek için bir kıvılcım, bir kor, bir yangın olmak istiyorsan;
●Haklının-Mazlumun-Köylünün sesi, işçinin-Emekçinin nefesi-yüreği olmak istiyorsan;
●İki cihanda Milletin önünde başın eğilmeden dimdik durabilmek istiyorsan;
●TBMM'de güçlü-yetkili-bağımsız ve özgür sesimiz olsun, sözümüz olsun, özümüz olsun...
İ-S-T-İ-Y-O-R-S-A-N!..
KURULUŞ-VAROLUŞ!..
ANAYASAMIZA SAHİP ÇIK ‘’ÇOCUK!’’
‘’ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE-BAŞKANLIĞA’’ Ölümüne ‘’HAYIR’’ De!!!
UNUTMA!!! ‘’ÇOCUK!’’
Ne Yüce TÜRK MİLLETİ, Ne Yüce Meclis;
Böyle Bir Şey Talep Etmedi/Etmez/Edemez!!!
Böyle Bir Şeye İhtiyaç Duymadı/Duymaz/Duyamaz!!!
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’ nin böyle bir İHTİYACI-TALEBİ YOKTUR/OLAMAZ!!!
BU BİR REJİM DEĞİŞİKLİĞİDİR!
BU BİR KARŞI DEVRİMDİR!
Bunu tek isteyen/ihtiyaç duyanlar:
En Tepedeki Emperyalist İlk #Başkatil/Başevetçi AMERİKA ve ardından AB’dir! Bunun taşeronları ise;
Dinci-Cemaatçi-Tarikatçı(Allah ile aldatanlar)
Gerici, Bölücü ve bunların yerli vatansız-bayraksız-milletsiz-soysuz işbirlikçileridir!!!
Ve yine UNUTMA!!! ‘’ÇOCUK!’’
Bu yüzden ‘’EVET’’ diyen, başta vekiller ve sorumlu-yükümlü herkes;
‘’VATANA İHANET İLE’’
‘’AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS CEZASI İLE YARGILANACAKLARDIR’’
________________________________________
Dipnotlar:
ATATÜRK’ ün yaptığı konuşmalarıyla ilgili bölümler;
Turgut ÖZAKMAN-‘’ŞU ÇILGIN TÜRKLER’’(Sayfa:557-558-559-560)
Turgut Özakman’ın Özgeçmişi
01.09.1930
Ankara’da doğdu. İlkokulu Bakırköy ve Kırıkkale’de, ortaokul ve liseyi Ankara’da okudu.
16.05.1946
“Masum Katiller” adlı oyunu, Atatürk Lisesi öğrencilerince Ankara Halkevi’nde oynandı. Ertesi yıl İncesu Halk Odası Tiyatro Kolunca oynandı (6 Nisan 1947). Hakkındaki ilk eleştiri Bayrak gazetesinde yayımlandı (24 Haziran 1947, Ayhan Hünalp).
1948
Dokuz arkadaşıyla birlikte, Polatlı’dan Afyon’a yürüdü;
Kurtuluş Savaşı’yla ilgili anıları toplamaya başladı.
06.03.1951
“Pembe Evin Kaderi” adlı oyunu Devlet Tiyatrosu’nda oynandı (Yönetmen: Haydar Ozansoy).
1952
Hukuk Fakültesi’ni bitirdi, avukatlık stajına başladı, askere gitti.
1955
“Güneşte On Kişi (Nihat Aybars)” Devlet Tiyatrosu’nda oynandı.
1956
Almanya’ya gitti, Köln Üniversitesi Tiyatro Bilimi Enstitüsü’ne devam etti.
1956/57
“Tufan (Saim Alpago)” Devlet Tiyatrosu’nda oynandı. Edebi Kurul Lektörü (dramaturg) olarak Devlet Tiyatrosu’na girdi.
1958
Devlet Tiyatrosu’ndan ayrıldı. Avukatlık yaptı. DTCF Tiyatro Enstitüsü’nün düzenlediği ve Kenneth MacGowen’in yönettiği seminere katıldı. Duvarların Ötesi(Ziya Demirel) Devlet Tiyatrosu’nda oynandı (25 Kasım 1958).
1959
“Hastane” adlı tek perdelik oyunu Sahne Z’de (Güner Sümer); Karagöz’ün Dönüşü adlı yine tek perdelik oyunu İstanbul Gençlik Tiyatrosu’nda (Avni Dilligil) oynandı.
1960
Bonn’a Basın Ateşe Yardımcısı olarak atandı. Kanaviçe adlı oyunu Devlet Tiyatrosu’nda oynandı (Ziya Demirel, 1 Ekim 1960).
1962
Ankara Radyosu’na Söz ve Temsil Yayınları Şefi olarak atandı. Ocak adlı oyunu Ankara Devlet Tiyatrosu’nca (Ergin Orbey) oynandı (2 Şubat 1962 Bursa, 17 Mart 1962 Ankara).
01.10.1963
Paramparça, Ankara Devlet Tiyatrosu’nda oynandı (Muazzez Kurtoğlu).
1964
Bulvar adlı oyunu aynı yıl müzikal olarak (Müzik: Bülend Arel) Dormen Tiyatrosu’nda (Haldun Dormen); müziksiz olarak, yeni kurulan Eskişehir İl Tiyatrosu’nda (Ergin Orbey) oynandı. TRT Merkez Program Dairesi Başkanlığı’na getirildi.
1965
Kanaviçe, Beden Radyosu prodüksiyonu olarak WDR’de oynandı.
1966
Ulusal Kolej Disiplin Kurulu, Ankara Başkent Tiyatrosu’nda (F. Tartan) oynandı.
1967
Komşularımız adlı oyunu Ankara Komedi Tiyatrosu’nda (Z. Demirel) oynandı. TRT Haber ve Program Genel Müdür Yardımcısı oldu.
1968
Sarıpınar 1914, Ankara Sanat Tiyatrosu’nda (Ergin Orbey) oynandı. Sanat Sevenler Derneği’nce yılın yazarı seçildi.
1969
Radyo Notları adlı kitabı yayımlandı. Berberde adlı kısa oyunu Yeni Türk Tiyatrosu adlı antolojide yayımlandı.
1970
TRT’den ayrıldı.
1971
Babamla Birlikte-1971, Küçük Komedi Tiyatrosu’nda oynandı (Atila Eldem).
1972/75
Keloğlan Aramızda, Yatık Emine, Tuzsuz Deli Bekir vb. filmlerin senaryolarını yazdı.
1976
DTCF Tiyatro Bölümünde öğretim görevlisi oldu.
1978
Devlet Tiyatroları Genel Müdür Başyardımcısı oldu. Kısa bir süre sonra, sağlık nedeniyle görevinden ayrılmak zorunda kaldı, İzmir Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümünde öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı.
1979/80
“Fehim Paşa Konağı” adlı oyunuyla İş Bankası Tiyatro Büyük Ödülü’nü aldı. Oyun, 1980’de Ankara Halk Tiyatrosu (Erkan Yücel) ile İstanbul Köşebaşı Tiyatrosu’nda (Altan Erbulak) oynandı.
1981
“Ak Masal Kara Masal” adlı çocuk oyunu Pamukbank Gençlik Tiyatrosu’nca oynandı. (Rüştü Asyalı). Duvarların Ötesi, Sidney’de İngilizce olarak oynandı (Ayten Kuyulu). Sanat Kurumu ve Avni Dilligil Ödüllerini aldı.
1983
Devlet Tiyatroları Genel Müdürü oldu. “Ah Şu Gençler” adlı oyunu Pamukbank Gençlik Tiyarosu’nda (Rüştü Asyalı); Resimli Osmanlı Tarihi, Ankara Sanat Tiyatrosu’nda (Ergin Orbey) oynandı. 1982/83 İsmet Küntay Ödülü’nü aldı.
1983-1987
Genel Müdürlüğü sırasında, Tiyatro Belgeliği’ni, Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu Birimi’ni kurdu, Sanat Eğitim Merkezi’nin kuruluş hazırlıklarını yaptı, hizmetiçi eğitim yayınlarını başlattı. Konya, Bolu, Çorum, Kahramanmaraş, İzmir-Karşıyaka Tiyatrolarını, Bursa-FERAİZCİZADE Oda Tiyatrosu’nu, Ankara Oda Tiyatrosu’nu (yeniden) hizmete açtı. Döneminde, Devlet Tiyatrosu’ndan ayrılmış sanatçıların büyük bölümü geri döndü.
1984-85
“Bir Şehnaz Oyun”la Enka İkincilik Ödülü’nü aldı; oyun Ankara Sanat Tiyatrosunda (Ergin Orbey) oynandı.
1986
“Töre” oyunu Tolga Aşkıner, Nisa Serezli Tiyatrosu’nda (T. Aşkıner) oynandı.
1987
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğünden istifa etti. Deliler (Deli Bayramı) adlı kabare oyunu Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nda (Zeki Alasya) oynanmaya başladı.
1988
“Ben Mimar Sinan” adlı gençlik oyunu Devlet Çocuk ve Gençlik Tiyatrosunda (Kerim Afşar) oynandı. Radyo ve Televizyon Yüksek Kurulu üyesi oldu.
1989
Kurtuluş Savaşı’nı konu alan 20 bölümlük;
“KURTULUŞ” adlı dizinin senaryosunu TRT’ye teslim etti.
1990
Radyo ve Televizyon Yüksek Kurulu Başkan Yardımcılığına seçildi. “Bir Şehnaz Oyun”, Taşkent Devlet Tiyatrosu’nda (Yücel Erten) Özbekçe;” Ah Şu Gençler”, Viyana TÜ Tiyatrosu’nda (A.G. Aleksanyan) Türkçe oynandı.
1993
“Korkma İnsancık Korkma” adlı romanı yayımlandı.
1994
“KURTULUŞ” dizisinin yayını başladı (6 bölüm, Yönetmen: Ziya Öztan,22 Mart 1994, TRT 1).
1995
“Dr. Rıza Nur Dosyası” adlı araştırması yayımlandı.
1997
“Vahidettin, M. Kemal ve Milli Mücadele” adlı büyük araştırması yayımlandı. Bu araştırma dolayısıyla 1997 Sedat Simavi Sosyal Araştırmalar Ödülü’nü, 1998 Yunus Nadi Sosyal Bilimler Ödülü’nü aldı.
1998
Anadolu Üniversitesi “üstün hizmetleri dolayısıyla” fahri doktor unvanı verdi (28 Eylül 1998). Senaryosunu yazdığı “CUMHURİYET” dizisi, önce film olarak sinemalarda gösterilmeye başlandı (Yönetmen: Ziya Öztan), 28 Ekim 1998). “Oyun ve Senaryo Yazma Tekniği” adlı kitabı yayımlandı.
1999
“CUMHURİYET” dizi olarak TRT’de yayımlandı. “Tiyatro sanatına katkılarından dolayı” Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nü aldı.
“Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Kronolojisi” adlı çalışmayı yayımlandı. Tercüme Dergisinin 1946 Şiir Özel Sayısı’ndaki çeviri şiirleri “Unutulmaz Şiirler” adı altında yayıma hazırlandı.
2000
“Romantika” adlı romanı yayımlandı.
2002
“19 Mayıs 1999, Atatürk Yeniden Samsun’da adlı romanı yayımlandı. Eskişehir Belediye Başkanlığı açtığı ikinci sahneye “Turgut Özakman Sahnesi” adını verdi (9 Nisan 2002).
2003
Edebiyatçılar Derneği, “Türk tiyatrosuna ve edebiyatına 50 yılı aşkın emeği ve katkıları nedeni ile; 2003 Onur Ödülü’nü verdi(Ekim 2003).
2004
Müziği Muammer Sun’a, metni Turgut Özakman’a ait “Delioğlan” adlı müzikli oyun İzmir Devlet Opera ve Balesi’nce oynandı (Yönetmen: Yücel Erten, 24 Şubat 2004).
2005
“Şu Çılgın Türkler” adlı belgesel romanı Nisan 2005’te yayımlandı.
Büyük ilgi uyandırdı. Bir yıl içinde 300. Baskıyı aştı. Bu eseri dolayısıyla Yeditepe, 19 Mayıs, Osmangazi, Ege ve Ankara Üniversiteleri “Onursal Doktora” unvanı, Süleyman Demirel Üniversitesi “Topluma Katkı”, Orta Doğu Teknik Üniversitesi “Üstün Hizmet” ödülleri verdi. Ayrıca 21 fakülte, dernek, vakıf, belediye, okul ve kurum “Hizmet”, “Başarı”, “Şükran”, “Yılın Yazarı” ve “İletişim” ödüllerine değer gördüler.
2008
“Şu Çılgın Türkler”den sonra üçlemenin ikinci kitabı “Diriliş-Çanakkale 1915” Mart 2008’de yayımlandı.
2009
“Şu Çılgın Türkler ve Diriliş-Çanakkale 1915”ten sonra “Türkiye Üçlemesi”nin son kitabı “Cumhuriyet-Türk Mucizesi (Birinci Kitap) Ekim 2009’da yayımlandı.
2010
Senaryosunu yazdığı “Dersimiz: Atatürk’ün kitabı filmiyle birlikte Mart 2010’da yayımlandı.
“İlköğretim İçin Atatürk ve Cumhuriyet Kronolojisi”
Eylül 2010’da yayımlandı.
Üçlemenin son kitabı “Cumhuriyet-Türk Mucizesi” (İkinci Kitap) Ekim 2010’da yayımlandı.
2011
“Deli Bayram”/Komşularımız” adlı oyun kitabı Şubat 2011’de yayımlandı.
2012
Belgesel roman “Çılgın Türkler Kıbrıs” Mart 2012’de yayımlandı.
“Duvarların Ötesi”, “Bir Şehnaz Oyun (Şekerpare adıyla ve çok değiştirilerek)”, “Ocak (Gurbet Kuşları adıyla ve değiştirilerek) filme alındı”. “Kanaviçe”, “Ocak”, “Komşularımız”, “Sarıpınar-1914”, “Berberde”, “Töre” televizyon oyunu yapıldı. Öyküleri Hisar, Türk Dili gibi dergilerde yayımlandı.
“ŞU ÇILGIN TÜRKLER”
Ekim 2013’te 404. Baskısına Ulaştı.
________________________________________
Biz Atatürkçülerin Bir Türlü Başaramadığı!
“BEN’ den ‘BİZ’ Olmak! Birlik Beraberliğini Başarmış!” #Başkatil/#Başevetçi Amerika İle Allah İle Aldatan, Bölücü ve Diğer Emperyalist #Evetçi-Katillerin(En çok Allah ile sonra hile/suç hainlik ile kandırılmış, masum ‘Evetçi’ kardeşlerim hariçtir. Ama KUR’AN’da da yazdığı gibi ‘BİATÇILIĞI’ bırakıp, sorgulamaz, doğruyu bulmazlar ise dahildir!);
Kutsal Vatanımızda Oluşturdukları Kanseri ve Bu Kanserin Son Evresinde Olduğunu Fark Eden;
KURTARICIMIZ, Vatan, Millet, Devlet, Cumhuriyet KURUCUMUZ (☆-ATATÜRK-☆)’ün Askeri, Yüce TÜRK Milleti’nin bir ferdi;
Ebru Oğuzhan YETER(☆-Cumhuriyet Kadını-☆)
Hasan Kemal DURGUT-(☆-Kocatepe Adam-☆)
(Bu yazı ilk olarak 10.01.2017-18:17'de yayınlanmıştır.)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.