"Çok fazla zamanımız ve sabrımız yok"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Fırat’ın doğusundaki tüm sınırlarımız boyunca kurulacak güvenli bölgeyle ilgili çok fazla zamanımız ve sabrımız yoktur. 2-3 hafta içinde askerlerimiz fiilen bu bölgeyi kontrol etmeye başlamazsa kendi harekat planlarımızı devreye almaktan başka çaremiz kalmayacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün Tuzla’da Milli Savunma Üniversitesi Harp Okulları Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Törenine katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan burada bir konuşma yaptı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu 325 askeri öğrencinin 224’ü Türk vatandaşıyken, kalan 101’i de 16 farklı ülkeden gelen misafir öğrencilerden oluşuyor. Sadece bu tablo dahi her fırsatta ifade ettiğimiz Türkiye’nin fiziki sınırlarının çok ötesinde bir ülke olduğu gerçeğini bizlere gösteriyor. Kara Harp Okulumuzun 170. dönem, Deniz Harp Okulumuzun 246. dönem, Hava Harp okulumuzun da 65. dönem öğrencilerini mezun etmesi çok önemlidir. Bu tarihler Kara ve Deniz Harp okullarımızın Osmanlı Döneminde yeniden yapılandırılmasıyla başlayan tarihlerdir. Geçtiğimiz ay Kara Kuvvetleri Komutanlığımızın 2228. yıldönümünü kutladık. Deniz kuvvetlerimizde Çaka Bey’in İzmir’de ilk donanmamızı inşa ettiği 1081 yılından bu yana bayrağımızı Ege’de, Akdeniz’de Karadeniz’de ve diğer denizlerde gururla taşıyoruz. Hava Kuvvetleri Komutanlığımızla 1911 yılında ilk pilotlarımızın eğitime gönderilmesinden beri şanlı bayrağımızı semalarımızda dalgalandırıyoruz. Tüm dünyaya parmak ısırtarak zaferlere imza atmayı başaran kahraman askerlerimizi rahmetle ve hayırla yad ediyorum. Birinci Dünya Savaşında Kafkas, Irak, Filistin, Suriye, Çanakkale ve Galiçya Makedonya Romanya eteklerinde savaşan Osmanlı ordusu tüm olumsuz şartlara rağmen büyük başarılara imza attı” ifadelerini kullandı.
Konuşmasının devamında Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TSK istiklalimizin en büyük güvencesi olmaya devam etti, edecektir. Son olarak, FETÖ ihanet çetesinin pençesinden kurtardığımız Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, milletimize çok daha sıkı bütünleşerek bugün her zamankinden daha güçlü, ve etkin bir şekilde faaliyetlerine devam ediyor” dedi.
“NE NATO ÜYELİĞİNDEN NE DE MÜTTEFİKLERİMİZDEN VAZGEÇMEK GİBİ BİR NİYETİMİZ YOKTUR”
Müttefik devletler hakkında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyanın her alanında, adeta yeniden yapılandığı bir dönemde bizim de savuna stratejilerimiz ve taktiklerimizi yeniden gözden geçirmemiz kaçınılmaz hale gelmiştir. Son dönemde NATO Türkiye’nin güvenliği başta olmak üzere pek çok konuda kelimenin tam anlamıyla çuvallamış olsa da hala bizim ve müttefiklerimiz için en önemli savunma işbirliği zemini olmayı sürdürüyor. Müttefiklik ilişkisine sahip olduğumuz kimi devletler ülkemize karşı asla bu kavramın ruhuna yakışmayacak tutumlar içerisinde bulunsa da müttefiklerimizle dayanışmayı hala değerli görüyoruz. Ne NATO üyeliğinden ne de müttefiklerimizden vazgeçmek gibi bir niyetimiz yoktur. Tam tersine bu yapılar içerisinde daha güçlü bir yer edinmek istiyoruz. NATO ve müttefiklerimizin karşılayamadığı güvenlik ihtiyaçlarımızın gereklerini yeni yöntemlerle yerine getirmek de milletimize arşı en başta gelen sorumluluğumuzdur.
Suriye ve Irak’ta, DEAŞ, PKK YPG, PYD örgütlerine mensup teröristlerin ülkemizi tehdit ve sınırlarımızı taciz ettiği bir dönemde maalesef kimsenin samimi desteğini yanımızda bulamadık. Tamamen kendi güdümüz ve mücadelemizle hem DEAŞ’ı hem de bölücü terör örgütünü bozguna uğrattık. Bizim bozguna uğrattığımız bölücü terör örgütünün, müttefikimiz olan bir ülkenin eteklerine sığınarak faaliyetlerini sürdürmesi ise bugün ayrı bir sorun olarak karşımızda duruyor.
Artık hiç kimse karanlık eller tarafından bir proje olarak sahaya sürüldüğü açıkça görülmüş DEAŞ bahanesiyle kimseyi kandırmaya kalkmasın. Bölgedeki sorun DEAŞ değil, bir takım güçlerin çıkar paylaşımı savaşı” dedi.
“FIRAT’IN DOĞUSUNDA İKİ ÜÇ HAFTA İÇİNE KENDİ ŞARTLARIMIZLA, KENDİ ASKERLERİMİZLE BÖLGEYİ OLUŞTURMAYA BAŞLAMAZSAK VARSIN GERİSİNİ KARŞIMIZDAKİLER DÜŞÜNSÜN”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye olarak Fırat’ın doğusundan başlayıp, Irak sınırına kadar bütün bölgede 450 km’lik hat boyunca en az 30 km derinliğine sahip güvenli bölge oluşturma teklifimizi 2015 Antalya’da gerçekleştirdiğimiz G20 zirvesinde tüm liderlerle paylaştık. Herkes bu teklifi olumlu karşılasa da maalesef kimse uygulama yönünde bir gayret ortaya koymadı. Şimdi aynı projeyi Amerika ile birlikte konuşuyoruz, gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Şu ana kadar yaşanan gelişmeler güvenli bölge kavramı konusunda bizim söylediklerimizle Amerika’nın ifade ettikleri arasındaki maalesef çok açık makas vardır. Biz doğrudan kendi askerlerimizin doğrudan güvenli bölgeyi kontrol etmeleri dışında bir çözüme rıza gösteremeyiz. Destek verecek dostlarımızla birlikte burada inşa edeceğimiz yerleşim alanlarıyla, ülkemizdeki ve Avrupa’daki Suriyeli kardeşlerimizden önemli bir bölümünün de kendi vatanlarına dönmesini sağlayacağız. Aksi taktirde ülkemizdeki 3 milyon 650 bin Suriyeli sığınmacıyı daha ne kadar yerlerinde tutabileceğimizi bilmiyorum. Fırat’ın doğusundaki tüm sınırlarımız boyunca kurulacak güvenli bölgeyle ilgili çok fazla zamanımız ve sabrımız yoktur. 2-3 hafta içinde askerlerimiz fiilen bu bölgeyi kontrol etmeye başlamazsa kendi harekat planlarımızı devreye almaktan başka çaremiz kalmayacaktır. Fırat’ın Doğusunda iki üç hafta içine kendi şartlarımızla, kendi askerlerimizle bölgeyi oluşturmaya başlamazsak varsın gerisini karşımızdakiler düşünsün.
3 hafta sonra gideceğimiz Amerika’da yapacağımız temaslar bu bakımdan son fırsattır. Şayet bu tarihe kadar bizim arzu ettiğimiz güvenli bölge oluşuma dair tatmin edici adımlar atılmazsa artık orada kendi işimize bakmaktan, kendi göbeğimizi kesmekten başka çare görünmüyor” ifadelerini kullandı.
“HAVA SAVUNMA SİSTEMİ İHTİYAÇLARIMIZ İÇİN BİZİM AÇIMIZDAN S-400 İLE PATRİOT ARASINDA FARK YOKTUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Hava savunma sistemi ihtiyaçlarımız için bizim açımızdan S-400 ile Patriot arasında fark yoktur. Ama Patriot satışı bize karşı baskı aracı haline getirilirse tercihimizi diğer sistemden yana kullanmaktan çekinmeyiz. Nitekim öyle de yaptık. Şimdi gündemde F-35 meselesi var. Türkiye bu projenin ortaklarından ve üreticilerin biri olduğu halde parasını ödediğimiz uçaklar bize teslim edilmiyor. Şu ana kadar 1 milyar 350 milyon dolar ödeme yaptık. Pilotlarımızın eğitimi sona erdiriliyor. Bu durumda biz elimiz kolumuz bağlı şekilde başımıza gelecekleri bekleyecek halimiz yok. Biz Türk milletinin birer aziz evladıyız. Gereği neyse onu yapacağız. Karakterimizin gereğini yapacağız. Bir yandan yerli 5. nesil savaş uçağı projemizin geliştirme ve üretim sürecini hızlandırıyor, bir yandan da alternatif tedarik yolları arıyoruz” ifadelerini kullandı.
(İHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.