CHP MYK toplantısı
ANKARA (AA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, "5,7 büyüklüğündeki bir sarsıntıyla İstanbul'da tüm mobil iletişim altyapısı çöktü. Daha ciddi bir depremde neler olabileceğini insan düşünmek dahi istemiyor." dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı.
Toplantı sürerken açıklamada bulunan Öztrak, sözlerine, Ankara'da halk otobüsünün durağa girmesi sonucu meydana gelen kazada hayatını kaybeden 3 kişiye Allah'tan rahmet, yaralılara şifa dileyerek başladı.
TBMM'nin yarın yeni yasama yılına başlayacağını belirten Öztrak, 27'nci dönem 3'üncü yasama yılının hayırlı olmasını diledi.
Gazi Meclisin yerinin millet için müstesna olduğunu ifade eden Öztrak, "Bu ülkenin kurucuları, emperyalizme karşı özgürlük ve bağımsızlık mücadelelerinin her adımında meşruiyeti millet iradesinde ve bu iradenin cisimleştiği Gazi Mecliste aramışlardır. Ancak 2014'te başlatılan ucube tek adam parti devleti rejimi inşa sürecinde Gazi Meclisimizin yetkileri zayıflatılmış, egemenlik büyük ölçüde milletten alınıp saraya taşınmıştır." diye konuştu.
Öztrak, saray iradesinin esas olduğu tek adam rejimiyle, millet iradesinin esas olduğu Türkiye'nin kuruluş harcı arasında çok açık bir doku uyuşmazlığı olduğunu ileri sürerek, şöyle devam etti:
"Tarihin akışının değişmesi mümkün değildir. Bu nedenle ucube tek adam rejiminin, atalarımızın kanlarıyla bize vatan olan bu topraklarda yaşaması mümkün değildir. Biz, kuvvetler ayrılığına dayanan, güçlü denge ve fren mekanizmalarına sahip, ileri, çağdaş, yepyeni bir demokratik parlamenter rejimle Cumhuriyetimizi taçlandırmak için azimle çalışmaya devam edeceğiz."
- "Bütçe süresinde hazırlanmadı"
Yeni yasama yılıyla yoğun bir bütçe maratonunun da başlayacağını aktaran Öztrak, bir parlamentoyu parlamento yapan en önemli yetkilerden birinin "bütçe hakkı" olduğunu, TBMM'nin pek çok hakkı gibi bu hakkının da törpülendiğini söyledi.
Öztrak, bütçenin artık Mecliste değil, saray koridorlarında hazırlandığını kaydederek, bütçe sürecinin kanunun emrettiği sürelerde başlatılmayarak, yasalara karşı açık bir saygısızlık yapıldığını savundu.
Saray iktidarının, Orta Vadeli Programın (OVP) adını gizli saklı işler yaptığı McKinsey'den aldığı tavsiyelerle değiştirip "Yeni Ekonomi Programı" yaptığını ileri süren Öztrak, şöyle konuştu:
"Bugün yeni dedikleri ekonomi programının ikincisini açıkladılar. Geçen yıl programın adına 'dengelenme' demişlerdi, ekonominin nasıl dengelendiğini gördük. Önceki Orta Vadeli Programda 'yüzde 2,3 olacak' dedikleri bu yılın büyümesini şimdi yüzde yarıma indirmişler. Geçen OVP'de '795 milyar dolar olacak' dedikleri 2019 milli gelirini bu OVP'de 46 milyar dolar daha aşağı çekmişler ve 749 milyar dolara indirmişler. 2010'da aynı milli gelir 772 milyar dolardı. Yani milli gelir 9 yıl önceki milli gelirin bile altına inmiş.
2019'da yüzde 12,1 olacak dedikleri işsizliği şimdi yüzde 12,9'a yükseltmişler. Millet aşından, işinden olmuş, yılın ilk yarısında milli gelir yüzde 1,9 daralmış, işsizlik yıl içinde yüzde 15'lere dayanmış, ülkenin kefen parası bile seçimler için harcanmış ve damat çıkmış 'dengelenme başarılı oldu' diyor. Siz bir de bize sorun. Vatandaşta, çiftçide, memurda, emeklide, işçide denge bırakmadınız. Milletin dengesini altüst ettiniz."
- "Kişilerle bir sorunumuz yok ama..."
Ekonomik programın bu yılki mottosunun "değişim" olduğunu hatırlatan Öztrak, "Ekonomide değişimin başlaması için ilk değiştirilmesi gereken damadın kendisidir. Bizim kişilerle, şahıslarla bir sorunumuz yoktur ama Türkiye ekonomisinin bir aile şirketi gibi tek adam rejimiyle yönetilemeyeceği her gün biraz daha açık seçik görülmektedir. Yönetimde bu görüntü, güven ve kredibiliteye büyük zarar veriyor." dedi.
Faik Öztrak, daha program açıklanır açıklanmaz, bu rakamların sarayı memnun etmek için kaleme alındığının her yerde konuşulmaya başlandığını savunarak, şunları kaydetti:
"2019'da yüzde yarım büyüyeceğiz ama 2020'de hemen yüzde 5'lik bir büyüme rakamına ulaşacağız. 2022'ye kadar da ekonomi otomatik pilota bağlanmış her yıl yüzde 5 büyümeye devam edecek. Büyüme gelecek yıl birden yüzde 5'e nasıl sıçrayacak? Diyorlar ki 'iç talep öncülüğünde sıçrayacak' ama iç talep artarken enflasyon da kademeli olarak 2022'de yüzde 5'in altına inecekmiş. Ve yine dönem sonunda da cari açık sıfırlanacakmış. Hem enflasyon tek haneye inecek, hem cari açık sıfırlanacak, hem büyüme yüzde 5'e çıkacak. Büyüme yüzde 5 olurken de kamuda milli gelirimize oranla yüzde 1,7 büyüklüğünde bir tasarruf yapılacak. Bu durum, Kristof Kolomb'un yumurtasına benziyor. Kolomb'un yumurtasının dengede durmasının bir tek koşulu vardı, o da yumurtanın kırılmasıydı ama koskoca bir ülkenin ekonomisindeki fay hatları daha fazla kırılırsa yaşanacak yıkıcı depremin acısı herkes için çok büyük olur."
- "OVP, IMF ziyareti için geciktirildi"
Öztrak, programın eylül başında açıklanması gerekirken, ayın son iş gününde açıklanmasının nedeninin, Hazine ve Maliye Bakanlığının IMF heyetini 4'üncü madde incelemeleri kapsamında Türkiye'ye davet etmesi olduğunu savundu.
"IMF, 11 gün boyunca Türkiye'de hükümetle, bürokrasiyle görüşmüş ama saray bunu kamuoyundan gizlemeyi becermiş." diyen Öztrak, şöyle devam etti:
"Anlaşılan OVP, IMF ziyareti beklendiği için 3 hafta geciktirildi. Nitekim IMF heyeti görüşmelerini 23 Eylül'de tamamladı, bir hafta sonra da OVP yayımlandı. Bunlar gizli, saklı IMF ile 11 gün flört etmişler, 'evlenelim' demişler, çeyizi düzmüşler, başlık parasında anlaşmışlar, IMF bir de 'bunları almadan önce mahallerindeki insanlara soralım' demiş, her şey bir anda ortaya çıkmış. Suç üstü yakalanınca da 'IMF, benim haberim olmadan mahalleliyle görüştü' diye şimdi yaygara koparıyorlar. IMF'yi de mahalleliyi de suçlayıp, işin üstünü örtmeye çalışıyorlar."
IMF'nin giderken saraya 5 maddelik bir tedbir paketi bıraktığını açıkladığını aktaran Öztrak, bu maddelerin yeni açıklanan programda da olduğunu öne sürdü.
- "İnşallah 'Düyun-u Umumiye' kurmazlar"
Öztrak, bu ekonomik programın millete olacak maliyetinin, yüzde 5'lik büyüme hayali altında gizlenmeye çalışıldığını iddia etti.
İktidarın, yabancı yatırımcıları ülkeye para getirmeye ikna etmeye çalıştığını ifade ederek, "Boşuna uğraşmasınlar, liyakatin, hukukun olmadığı bir yönetim anlayışıyla ne yatırımcıları ne de milletimizi ikna edemezler, güven veremezler, millete iş, aş sağlayamazlar, mutfakta boşalan tencereyi doldurmayı başaramazlar." dedi.
Türkiye'nin dış borcunun arttığına dikkati çeken Öztrak, kamunun iç borcu, reel sektör ve vatandaşların bankalara olan borçları da eklendiğinde durumun vahametinin daha da göze çarptığını dile getirdi.
Öztrak, bu borcu yönetmek için Hazine ve Maliye Bakanlığı bünyesinde Borçlanma Genel Müdürlüğü kurulduğunu anımsatarak, "İnşallah bu genel müdürlük üzerinden 140 yıl sonra bu topraklar üzerinde yeniden Düyun-u Umumiye kurmaya kalkmazlar." ifadesini kullandı.
- "İstanbul'u tahkim edin"
İstanbul'da geçen hafta yaşanan depremlere dikkati çeken Öztrak, şunları kaydetti:
"Uyarı niteliğindeki bu depremlerin ardından bir şeyden eminiz, İstanbul'da son yaşadıklarımızdan daha kuvvetli bir deprem olacak. Bilmediğimiz şey, bu depremin ne zaman olacağı. Sarayın damadı, kamu bankalarını, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunu, Merkez Bankasını, Hazine ve Maliye Bakanlığının belirli bölümlerini İstanbul'a taşımaya çalışıyor. Neden? Neden açık, birkaç tane yandaş müteahhide iş çıksın.
Bu paraları yandaşlarınıza dağıtacağınıza, İstanbul'u depreme karşı tahkim etme projelerini hızlandırmak için kullansanıza. Tasarruf edecekseniz, buradan tasarruf edin. Diğer taraftan tüm yumurtaları aynı sepete koymanın mantıklı açıklaması nedir? Bunu da anlayabilmek mümkün değil. Sanayi altyapımızın büyük kısmı bu bölgede, şimdi buraya bir de finans altyapısını getiriyorsunuz. İstanbul'un nüfus yoğunluğu zaten belli. Kuvvetli bir depremde Türkiye'nin tüm finansal altyapısı ve finans sistemi, sanayisi büyük bir risk altında olacak."
İstanbul'da meydana gelen deprem sonrası yaşananları hatırlatan Öztrak, "5,7 büyüklüğündeki bir sarsıntıyla İstanbul'da tüm mobil iletişim altyapısı çöktü. Daha ciddi bir depremde neler olabileceğini insan düşünmek dahi istemiyor." dedi.
- "Yargının ne hale geldiği ortada"
Faik Öztrak, 2000 yılından bugüne sadece Özel İletişim Vergisi kapsamında tüketicilerden tahsil edilen vergi miktarının 66 milyar Türk Lirası olduğuna dikkati çekerek, şu değerlendirmere bulundu:
"Önce mütedeyyin vatandaşların parasını batıran YİMPAŞ'ta görev yapan, sonra da Telekom'un karları Lübnan'a kaçırılırken, borçlar Türk bankalarının sırtına bırakılırken Telekom'un üst düzey yönetiminde bulunmuş ve Cumhurbaşkanı tarafından yardımcılığına atanmış bir Cumhurbaşkanı Yardımcısı var. Kendisi geçen gün Genel Başkanımız hakkında ilere geri konuşmuş. Özel İletişim Vergileriyle ilgili de yalan yanlış bir takım bilgiler vermiş. Beyefendi sen memursun, atanmışsın, siyaset yapmayacaksın. Seçilmişlerin sordukları sorulara doğru düzgün cevap vereceksin. 36 milyar dolarlık İletişim Vergisi ne oldu, nereye gitti bu paralar? Neden son depremde İstanbul'un iletişim altyapısı çöktü. Atanmışların seçilmişler üzerinde vesayet kurma teşebbüslerini, seçilmişlerin sırtından siyaset yapmalarını kabul etmeyiz. Kendinize gelin."
Öztrak, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. "Yeni yargı paketiyle ilgili CHP'nin değerlendirmesinin" sorulduğu Öztrak, "2014'ten bu yana Türkiye'de yargının ne hale geldiği açık seçik ortadadır. Bu iktidarın herkesi tatmin edecek bir yargı reformu paketini getirmesinin ne kadar samimi olduğu herkesin aklında soru işaretidir. O nedenle biz hem görüşme süreçlerini bekliyoruz, hem de uygulama süreçlerine bakacağız." yanıtını verdi.
- "Zaman, iş yapma zamanı"
Öztrak, Hakimler ve Savcılar Kurulu üyelerinin Cumhurbaşkanı tarafından atandığı, icranın vesayeti altındaki bir yargıdan ve bununla ilgili yapılacak reformdan çok fazla bir şey beklemenin mümkün olmadığını söyledi.
"İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun kentte depremle ilgili yapılan toplantıya davet edilip edilmediği tartışılıyor. Bu konuyu nasıl değerlendirirsiniz?" sorusu üzerine Öztrak, şunları kaydetti:
"Gerçekten bugün tartışılması gereken meseleleri tartışmıyoruz, başka başka şeylerle uğraşıyoruz. 25 yıldır İstanbul'u yönetenler depremle ilgili olarak İstanbul'da ne yapmışlar, bunun konuşulmasını, tartışılmasını istemiyorlar. Biz de devletten geliyoruz, hangi kurul üyesi olursa olsun en azından toplantı tarihi bildirilir. Bu bile yapılmamış. Niye yapılmamış? Ya İstanbul'da yaşanan seçim mağlubiyetinin vermiş olduğu sıkıntıyla yukarılara yaranabilmek için bir şeyler yapılıyor ya da İstanbul'da yapılmayan, eksik kalan, deprem paralarının nerelere kullanıldığını saklamayı içeren bir süreci yaşıyoruz.
36 milyar dolar ne oldu? İletişim altyapısı niye çöktü? 25 yıldır İstanbul'u yönetiyorsunuz, bu kadar okul neden 5,7'lik depremle kullanılamaz hale geldi? Bu okulların 10-11'inden fazlası da sizin döneminizde, depremden sonra yeni yapılmış. Bunların hesabını verin. Hem İstanbul Valisinin, hem Cumhurbaşkanı Yardımcısının seçilmiş İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ile uğraşan, onun üzerinden başka kusurları örtmeye çalışan bu çabalarını anlamakta zorluk çekiyoruz. Seçim bitti. Zaman iş yapma zamanı. Bakın depremle ilgili ilk uyarıyı aldık, bırakalım her şeyi de neler yapacağız, neleri yapmadık, neleri yapmamız gerekiyor bunlara odaklanalım."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.