Yavuz Bahadıroğlu'nun Köşe Yazısı:CHP mi değişti PKK mı?

Yavuz Bahadıroğlu'nun Köşe Yazısı:CHP mi değişti PKK mı?
MHP’nin de bulunduğu net ve açık “Cumhur İttifakı” yerine, içinde CHP’nin yanı sıra birçok karanlık odağın da bulunduğu sözde “Millet İttifakı”nı tercih edersek

“Efendim bu seferlik oyumuzu CHP’ye verelim ki, AK Parti dersini alsın” türünden yaklaşımlar, kimse kusura bakmasın (bakan da baksın), ama hem komiktir, hem de pek çocuksudur!

Vereceğiniz “nasihat” değil, oydur: Oyun etkisi de birkaç saat olmayacak yıllarca sürecektir.

İçinde MHP’nin de bulunduğu net ve açık “Cumhur İttifakı” yerine, içinde CHP’nin yanı sıra birçok karanlık odağın da bulunduğu sözde “Millet İttifakı”nı tercih edersek, öyle bir sarmala dolaşırız ki, bu hatanın bedelini yıllar yılı ödeyemeyiz.

Hayrola: Daha geçiş aşamasında olduğumuz “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nden mi bıktınız, yoksa yatırımlar açısından iç muhalifleriyle Batılı düşmanlarına “pes” dedirten ve şahsında Türkiye’ye yapılan envaiçeşit saldırıları boşa çıkarma başarısını gösteren Sayın Erdoğan’dan mı sıkıldınız?..

Daha önce de Türkiye’de buna benzer bir film görmüştük: Bizimkiler bile “Karaoğlan” rüzgârına kapılmış, Ecevit’i başbakan yapmıştı.

Güya “Ecevit’in CHP’si yeni CHP” idi ve eskisine benzemiyordu. Kısa süre içinde eskisi yenisiyle CHP’nin aynı CHP olduğunu tüp kuyruklarında beklerken anladık, ama iş işten geçti: İstanbul, Ankara, İzmir belediyeleri de ellerine geçmiş, çöp patlamaları, hava kirliliği, susuzluk gibi olumsuzluklar nefesimizi kesmişti. Deprem mahalline devletin ancak bir haftada ulaşması 7,4 büyüklüğünde depremden daha büyük felaket olmuştu! Deprem yardımlarıyla da memur maaşları ödenmişti. Beceriksizlik yüzünden hazine tamtakırdı.

Özlediğiniz şehir ve Türkiye manzarası bu ise, ben almıyım!

Tecrübeyle sabit ki, CHP, eskisiyle, yenisiyle hep aynı CHP’dir! Aynı beceriksizlik, aynı lâfazanlık, aynı tepeden bakma hastalığı, aynı “Devlet benim, kimse beni eleştiremez” havaları, aynı şiddet dili: İktidar uğruna dün darbecilerle işbirliği yaptığı gibi, bugün PKK uzantıları ve kimliksiz partilerle işbirliği yapar!

Türkiye’de gerçekleşen ilk demokratik seçimden (14 Mayıs 1950) bu yana girdiği tüm seçimleri kaybetmesi bundandır: Bu seçimi de bundan kaybedecektir.

Genel Başkanını yahut parti yönetimini değiştirmesi, sık sık “olağanüstü kurultay”lar (bu sebepten dolayı CHP’ye “Kurultay Partisi” de denir) toplaması bir işe yaramaz. Çünkü sorun genel başkan ve parti yönetimi sorunu değil, “beslenme sorunu”dur!..

CHP milletten değil, başka güçlerden beslenmeye alışmış, zaman içinde, milletle aralarında “kan uyuşmazlığı” oluşmuştur!

Genel Başkan değişiyor, parti yönetimi değişiyor, ama CHP “eski hamam eski tas” görüntüsüne çabucak dönüyor…

Bugüne kadar, “olağan”ı ve “olağanüstü”süyle her kurultaya “değişim” sloganıyla girdiğini, “Ortanın Solu”,“Anadolu Solu” gibi sloganlarda varlık aradığını, nihayet “değişim” uğruna “çarşaf açılımı” bile yaptığını, ama hiçbirinin CHP’nin derdine derman olmadığını biliyoruz.

“Başarı için her yol mübah” anlayışıyla yola çıksa da CHP’yi hiçbir yolun başarıya taşımadığını gördük.

CHP istese de değişemiyor. Genlerine işlemiş devletçi mantığı, statükocu yaklaşımı, vesayetçi tavrı, dine mesafeli duruşu, dindara “irticacı”, kaymak tabaka dışında kalan halka tepeden bakışı ve sadece kendine demokrasi isteyen duruşu yerli yerinde kalıyor.

Bu işe, usta-çırak ilişkisi içinde öteden beri CHP’yi tutan “yoldaş” yazarlar bile şaşırıyor, ama yapacak bir şey yok: “CHP’den ne köy oluyor, ne kasaba!”

Her seçim sonrasında CHP’ye mazeret üretmekten ve her kurultay öncesinde : “Bu sefer tamam” havası basmaktan onlar da yorgun düştü…

Nasıl derin bir eskimedir ki bu, ne yapsa kendini yenileyemiyor! Bu yüzden de hep yeniliyor!

Kaynak: Yeni Akit

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.