Cumhurbaşkanı Erdoğan, millet bahçelerini açtı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 81 ile 81 milyon metrekare millet bahçesi hedefi doğrultusunda Atatürk Kültür Merkezi alanında bulunan Ankara Millet Bahçesi inşaat sahasında düzenlenen tören ile İstanbul Pendik ve Halkalı, Sakarya, Samsun, Sivas, Diyarbakır, Trabzon, Batman, Bursa ve Elazığ’da yapımı tamamlanan millet bahçelerinin açılışını yaptı.
5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle yapımı tamamlanan 10 millet bahçesinin açılışını video konferans sistemi ile bağlantı yaparak gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Kültür Merkezi alanına yapılan Ankara Millet Bahçesi’nin inşaatı hakkında bilgi aldı.
Kısıtlı sayıda katılımcının davet edildiği açılış törenine katılan davetliler alana ateşleri ölçülerek ve dezenfektan kullandırılarak alınırken, oturma düzeninde ise sosyal mesafeye dikkat edildi.
“ANKARA’MIZIN ÇEHRESİNİ DEĞİŞTİRECEK ESER OLACAK”
5 Haziran Çevre Günü’nü tebrik ederek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gençlerimizin geleceği için çevrenin bize emanet olduğu anlayışıyla tüm insanlığın 5 Haziran Çevre Günü’nü tebrik ediyorum. Toplam büyüklüğü 550 bin metrekareye yaklaşan bu 10 millet bahçemizin her biri yeşil alanları ve içlerindeki tesisleri ile gerçekten iftihar verici eserlerdir” diye konuştu.
Ankara Millet Bahçesi hakkında bilgi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhuriyetimizin 100. yılına girerken 81 ilimize 81 milyon metrekare millet bahçesi kazandırma hedefimize adım adım yaklaşıyoruz. Şehircilik geleneğimizin sembolleri olacak millet bahçelerimizden 13’ünü 2 yıl önce hizmete açmıştık. Bugünkülerle birlikte toplam 23 millet bahçesine ulaşmış oluyoruz. Halen inşası süren millet bahçelerimizi de peyderpey hizmete açacağız. Şu an içinde bulunduğumuz AKM bölgesini de kapsayan millet bahçemiz adeta Ankara’mızın çehresini değiştirecek eser olacaktır. Bu millet bahçemiz toplamda 1,5 milyon metrekarenin üzerinde bir büyüklüğe sahiptir. Ulus Meydanı’ndan başlayarak Gençlik Parkını, 19 Mayıs Stadını, Arena Park Spor Salonunu, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası binası ve Adalet Sarayını, eski hipodromu içine alacak şekilde geniş bir alanda planlandı. Dünyadaki bazı şehirlerin merkezinde yer alan devasa park bahçeleri gıpta ile seyreden milletimiz artık Ankara’da ve diğer illerimizde bu tür mekanlardan istifade edebilecek. Yeşil alanlar ve ağaçlıklar millet bahçesinin olmazsa olmazıdır. Bunların yanında konser salonundan müzeye, spor salonlarından bisiklet yollarına, millet kıraathanesinden otoparka kadar çok zengin imkanlara sahip millet bahçemizi en kısa sürede başkentlilerin hizmetine sunmayı istiyoruz” şeklinde konuştu.
“ALLAH’IN İZNİ İLE 2023 YILINA KADAR 81 VİLAYETİMİZİN TAMAMINI MİLLET BAHÇELERİ İLE DONATMIŞ OLACAĞIZ”
Türkiye’nin cumhuriyet dönemindeki şehircilik geçmişinin oldukça istikrarsız bir çizgide ilerlediğini belirten Erdoğan, “Cumhuriyetin ilk yıllarında başlatılan planlı şehircilik hamlesi çok kısa bir sürede tek parti otokrasisi tarafından sabote edilmiştir. İktidar seçkinlerinin kendi çıkarları için en tepeden bozdukları sistem kırdan şehre göçün yoğunlaşması ile ülkemizin tamamında plansız, programsız, alt yapısız, zevksiz bir beton patlamasına yol açmıştır. Türkiye 1990’lı yıllara artık bu yükü taşıyamaz bir halde gelmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini devraldığımızda şehirdeki binaların neredeyse 4’te 3’ü neredeyse kaçak yapı konumundaydı. Türkiye’nin hemen her yerinde benzer bir durum söz konusuydu. Ankara farklı mıydı? Hayır, Ankara da aynıydı. Bu acı tablo yıllarca devletin vatandaşına öncülük etmemesinin, evini yapacak yer, hayatını sürdürecek alt yapı, insanı ihtiyaçlarını karşılayacak hizmet getirememesinin bir sonucuydu. Gerek mahalli idarelerde, gerek merkezi yönetimde sorumluluk üstlendiğimizde elbette işe en acil ihtiyaçlardan başladık. Başını sokacak evi olmayan birisine çevre, park, bahçe vaadinde bulunmak gerçekçi olmazdı. Bunun için tüm insani ihtiyaçları karşılayan yeni yerleşim alanları inşa ederek ilk adımı attık. İstanbul’da KİPTAŞ, Türkiye genelinde TOKİ vasıtasıyla sayıları milyonu aşan konut üretmemizin sebebi budur. Kamunun açtığı yolda özel sektör de ilerlemeye başlamış ve kısa sürede ülkemiz şantiyeye dönmüştür. Son 18 yıldır ülkemiz yılda 500 bin ile 1 milyon arasında yeni konutun inşa edildiği bir görünüm sergilemiştir. Böylece hem artan nüfusun ihtiyaçları karşılanmış hem de depreme dayanıksız, estetikten yoksun, alt yapının yetersiz olduğu yerleşim alanlarında büyük bir dönüşüm yaşanmıştır. Başlattığımız kentsel dönüşüm projeleri ile bu süreci daha da hızlandırdık. Ülkemizde depreme hazırlık planları çerçevesinde dönüştürülmesi gereken 6,5 milyonun üzerinde yapı vardır. Amacımız, bunlardan aciliyet arz eden 1,5 milyon yapının dönüşümünü 5 yılda tamamlamaktır. Şehirlerimiz yeni binalarla gelişirken, park, çocuk oyun alanı, yol boylarının yeşillendirilmesi gibi çalışmaları da ihmal etmedik. Böylece 81 ilimizde ve ilçelerinde örnek hayat alanları oluşturduk. Geldiğimiz noktada artık şehirlerimizin çok daha büyük, donanımlı dinlenme, nefeslenme, vakit geçirme alanlarına ihtiyacı olduğunu gördük. Millet bahçeleri işte bu tespit sonrasında geliştirdiğimiz projelerdir. Özellikle şehir merkezlerinde yeniden yaptığımız stadyumların, kamu binalarının yerlerinden başlayarak tüm uygun alanları millet bahçeleri için tahsis ettik. Allah’ın izni ile 2023 yılına kadar 81 vilayetimizin tamamını millet bahçeleri ile donatmış olacağız. Bu ülkenin hiçbir vatandaşının yurt dışına gittiğinde gıpta ile bakacağı hizmet bırakmayana kadar eser üretmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
“BÜYÜK DEVLET OLDUĞUMUZU TÜM DÜNYAYA GÖSTERDİK”
Korona virüs salgınında Türkiye’nin aldığı tedbirlere ilişkin konuşan Erdoğan, “Dünyanın tamamıyla birlikte ülkemizi de etkileyen korona virüs salgını bize bir gerçeği tekrar göstermiştir. Bu gerçek, Türkiye’nin geçmişte kifayetsiz siyasetçiler ve yöneticilerle iç ve dış kaynaklı istikrarsızlıklar sebebiyle ne kadar büyük kayıplar yaşadığı, her yerde işlerin yolunda gittiği dönemlerde dahi ülkemizin enerjisinin heba edilerek nasıl geri bırakıldığını şimdi daha iyi anlıyoruz. Geçtiğimiz 18 yılda eğitimden sağlığı, ulaşımdan enerjiye, teknolojiden sosyal güvenliğe kadar her alanda ülkemize kazandırdığımız hizmetler ve eserler sayesinde bu kısır döngüyü kırmayı başardık. Türkiye’nin salgın krizinden en az hasarla çıkmasını son 18 yılda yaptığımız hazırlıklara borçluyuz. Hiç kimse son 3 ayda yaşadıklarımızın ardından 83 milyon hep birlikte ‘iyi ki Türkiye’de yaşıyoruz, iyi ki bu ülkenin vatandaşıyız’ dediğimizi inkar edemez. Bilindiği gibi salgın döneminde milletimizi bu hastalıktan korumak için çok sayıda tedbiri hayata geçirdik. Bunlardan biri de Türkiye’de veya belirli illerde uyguladığımız sokağa çıkma sınırlamalarıydı. Esasen geçtiğimiz hafta sonundaki sınırlamanın ardından bu yöntemi yeniden kullanmayı düşünmüyorduk. Ancak bir ara 700 küsürlere kadar inen günlük vaka sayısı yeniden binli rakamların sınırına dayandı. Bu olumsuz gelişme üzerine sokağa çıkma kısıtlaması tedbirini tekrar gündemimize almak zorunda kaldık. Sağlık Bakanlığımızın önerisi ile ve İçişleri Bakanlığımızın genelgesi ile bu hafta sonu da 15 ilimizde sokağa çıkma kısıtlaması uygulanacağı dün gece ilan edilmişti. Fakat bu 15 şehir başta olmak üzere ülkemizin dört bir yanındaki vatandaşlarımızdan aldığımız değerlendirmeler bizi kararımızı yeniden gözden geçirmeye yöneltti. Tek amacı salgınla mücadele, hastalığın yayılmasını önleme ve vatandaşımızı koruma olan bu kararın farklı sosyal ve ekonomik sonuçlara yol açacağı anlaşıldı. Yaklaşık 2,5 ayı bulan bir aranın ardından yeniden günlük hayatını düzenlemeye başlayan vatandaşlarımızın sıkıntıya düşmesine gönlümüz razı olmadı. Cumhurbaşkanı olarak 15 ilimizde uygulanacağı ilan edilen hafta sonu sokacağı çıkma kısıtlaması uygulamasını iptal etme kararı aldım. Vatandaşlarımdan maske, mesafe, temizlik kurallarına titizlikle riayet etmelerini istiyorum. Buna dikkat edersek inanıyorum ki çok daha kısa zamanda gerek vaka sayısı, gerekse vefat azalacak, belki de bitecek. Aksi takdirde bu tür kısıtlamaların yeniden gündeme gelmesi kaçınılmaz olacaktır. Ülkemizin salgın dönemindeki kazanımlarına sıkı sıkıya sahip çıkmalıyız. Salgın döneminde herkes kendi içine kapanırken, gelişmiş ülkeler arasında bile maske savaşları yaşanırken, biz hem kendi vatandaşlarımıza sahip çıktık hem de 102 ülkeye el uzattık. Bu süreçte görüldü ki, sadece rakamlar itibariyle iri olmak, büyük devlet olmak için yetmiyor. Büyük devlet olmak için maddi imkan yanında merhamet, şefkat, dayanışma, insan sevgisi de gerekiyor. Biz salgın döneminde büyük devlet olduğumuzu tüm dünyaya gösterdik. Artık aklın ve bilimin yanında vicdanın, merhametin, inancın da öne çıkacağı yeni bir döneme giriyoruz. Türkiye inşallah sahip olduğu güçlü alt yapı ve ondan daha güçlü olan insani değerleri sayesinde geleceğine çok daha güvenle bakan bir ülke haline gelmiştir” ifadelerini kullandı.
Pandemi döneminde yapılan hastanelerden bahseden Erdoğan, “Bunlar dünyada olmuş şeyler değil. Bunlar sahra hastanesi değil, kalıcı eserler olarak bunları yaptık” dedi.
Ilısu Barajı gibi dev bir eseri hizmete açtıklarını ve Veysel Eroğlu’nun adını Ilısu Barajı’na verdiklerini belirten Erdoğan, yarın Yusufeli Barajı’nın 3 milyon metreküpünün beton dökme törenine video konferans ile katılacağını belirtti.
“TERÖRLE MÜCADELE DESTANLAR YAZIYOR”
Terörle mücadelede destanlar yazıldığını belirten Erdoğan, “Askerimiz, milli savunmamız, Barış Pınarı Harekatı’nda terörle mücadelede destanlar yazıyor. Kuzey Irak’ta terörle mücadelede destanlar yazılıyor. İdlib’de destanlar yazmaya devam ediyorlar. Son birkaç gün içinde Libya’da Libyalı kardeşleri ile birlikte verdikleri mücadele gerek Trablus, gerek Tarhuna, gerek çevredeki hava alanları temizlendi ve şu anda hedeflenen planlara doğru yürüyorlar. Bazıları çıkıp garip garip şeyler konuşuyor, ‘ekonomi şöyle, böyle’ bütün bu süreci biz yerlerden para dilenerek yapmadık, kendi imkanlarımızla terörle mücadeleyi sürdürüyoruz, kendi imkanlarımızla yatırımlarımızı devam ettiriyoruz. Kendi imkanlarımızla salgınla mücadeleyi, dünyada herkes birbirinin elindeki maskeleri toplayıp kaçırırken, biz kendimiz üretiyoruz ve dünyaya gerekli desteği veriyoruz” şeklinde konuştu.
Yıl sonuna kadar Ankara Millet Bahçesi’nin tamamlanacağını belirten Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının binasının da bitirileceğini belirterek, “29 Ekim’de bitiyor, rahmetli Süleyman Demirel döneminde başladı, sene 92, biz bunu şimdi süratle ele aldık ve 29 Ekim’de bitiriyoruz” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, konuşmasının sonunda açılışı yapılan millet bahçelerinin bulunduğu illere bağlanarak açılışları yaptı.
“RİVA DERESİNİ KİMSENİN İNSAFINA BIRAKMAYACAĞIZ, KADERİNE TERK ETMEYECEĞİZ”
Açılışı yapılan 10 millet bahçesi ve Ankara Millet Bahçesi hakkında bilgi veren Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ise, “Şu anda, AKM’nin de içinde bulunduğu; 632 bin metrekarelik yeşil alandan oluşan ve sosyal donatılarıyla birlikte 727 bin metrekarelik alanda yapımı devam eden millet bahçemizdeyiz. Ankara’daki 13 millet bahçemizden biri olacak bu millet bahçemiz; başkentimizdeki ekolojik koridor çalışmalarımızın önemli bir parçasıdır” dedi.
İstanbul Halkalı ve Ayazma, Sakarya, Samsun, Batman, Sivas, Bursa, Trabzon, Diyarbakır ve Elazığ millet bahçelerinin hayırlı olmasını dileyen Bakan Kurum, “2 yıllık süreçte 72 ilde 45 milyon metrekarelik alanda yatırım bedeli yaklaşık 14 milyar lira olan 207 millet bahçemizin çalışmalarına devam ediyoruz. Daha evvel, İstanbul, Konya, Kahramanmaraş, Gaziantep ve başkentimizde 13 millet bahçemizi hizmete sunmuştuk. Bugün de açılışını yaptığımız, yaklaşık 550 bin metrekare alan üzerine kurulu 10 millet bahçemizle beraber, 23 millet bahçesini milletimize armağan ediyoruz. Bu güzide eserlerimizin tamamını; göletlerden koku bahçelerine, millet kıraathanelerinden camiye, yürüyüş ve bisiklet yollarından piknik ve oyun alanlarına kadar 7’den 70’e tüm vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına cevap verecek donatılarla hizmete açtık. Çalışmalarını sürdürdüğümüz 184 millet bahçemizin de en kısa sürede açılışlarını hep birlikte gerçekleştireceğiz” diye konuştu.
Şehirlere nefes aldıran millet bahçeleri gibi 4 bin kilometre bisiklet yolunu, tüm doğal alanları ve millet bahçelerini birbirine bağlayacak olan ve 22 ili kapsayan ekolojik koridorları da eş zamanlı olarak yapacaklarının altını çizen Kurum, “Korunan alanlarımızı yıl sonuna kadar yüzde 10’a, 2023 yılı sonuna kadar yüzde 17’ye çıkaracağız” ifadelerini kullandı.
“Tıpkı 1994 yılında Haliç’i kaderine terk etmeyen, ‘temizlenemez’ denilen Haliç’i tertemiz hale getiren Cumhurbaşkanımızın talimatları ile Riva Deresini kimsenin insafına bırakmayacağız, kaderine terk etmeyeceğiz. Çocuklarımızın emaneti olan bu doğa harikasına hep birlikte sahip çıkacağız” açıklamasında bulunan Bakan Kurum, “Ülkemizin en özel akarsu projelerinden biri olan Riva Projesi’ni gerçekleştirecek, deremizde canlılığı yeniden yeşerteceğiz. Su sporlarıyla, bisiklet yollarıyla şanına yakışır muhteşem bir doğal alanı inşallah, Tarım ve Orman Bakanlığımızla, Beykoz Belediyemizle birlikte İstanbul’umuza kazandıracağız” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.