Dünyanın 8. harikası olarak gösterilen Ayasofya Camii ve Müzesinin hikayesi

En çok ziyaret edilen müzeler arasında yer alan Ayasofya; sanat ve mimarlık tarihi bakımından dünyanın en önde gelen anıtlardan biridir ve dünyanın 8. harikası olarak gösterilmektedir.

Kadim medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan İstanbul, Bizans ve Osmanlı imparatorluklarına da başkentlik yapmasıyla sayısız tarihi zenginliğe sahip kentlerden biri olarak öne çıkıyor.

Bu noktada özellikle Tarihi Yarımada olarak adlandırılan bölümde bulunan yapılar, kentin geçmişi ile ilgili olarak tarihi bilgi edinmek isteyenlere adeta ışık tutuyor. Bölgede pek çok tarihi nitelikte eser bulunmasına rağmen bunlar arasında en görkemlisi de şüphesiz ki Ayasofya Müzesi. Görkemli kubbesinin altında saklanan tarihi açından benzersiz eserler ile Ayasofya Müzesi, asırlardır tarihe düşkün kişilerin en uğrak noktalarından biri oluyor. Zira Ayasofya’nın keşfedilecek olan sırlarının ve tarihi güzelliklerinin sonu bir türlü gelmiyor.

Uzun yıllar müze olarak kalan ve 24 Temmuz'da ibadete açılan Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde çekilen belgesel ile tarihte bir ilke tanıklık edilecek. 

Ayasofya Ne Zaman Yapıldı?

Ayasofya adı itibarıyla kendi dilimizde “Kutsal Bilgelik” anlamına geliyor. Günümüzde görünen haline büyük bir oranda Bizans İmparatoru olan 1. Jüstinyen’in döneminde kavuştuğu biliniyor. Nitekim Bizans İmparatoru 1. Jüstinyen 532 ile 537 yılları arasında bu görkemli yapıyı 3. kez inşa ettirerek günümüzdeki görünümünü kazandırmış.

Ayasofya’nın Mimari Özellikleri

Ayasofya’nın adı dönem dönem farklı şekilde nitelendirilse de 1. Jüstinyen döneminde Megale Ekklesia yani Büyük Kilise anlamında kullanılmış. Yapının dünyaca üne kavuşmasında öne çıkan en önemli özelliği de yerden 15 metre yüksekliğe sahip olan ve gümüşten yapılmış İkonostasisti olarak dikkat çekiyor. Bununla birlikte sahip olduğu pek çok kutsal emanet de yapının dünyaca tanınmasında etkili olan nedenler arasında gösteriliyor.

Artemis Tapınağı üzerine inşa edildiği düşünülen Ayasofya, günümüze kadar sayısız deprem ve yangın felaketinden sapasağlam ayakta kalmayı başarmasıyla da dikkat çekiyor. Zira dini olarak da görkemli bir görünüme sahip olan Ayasofya, yaşadığı tüm bu felaketlere rağmen 15 yüzyıldan uzun bir süredir hala ayakta kalma özelliğini gösteriyor.

Geride kalan yüzyıllar boyunca yangın ve deprem felaketleri sebebiyle birkaç defa harabeye dönen kilise, Bizans imparatoru 1. Jüstinyen tarafından 3. kez inşa edilmesinin ardından tam 1000 yıl boyunca dünyanın en büyük katedrali olarak kabul edilmiş. Bu sebeple de Hristiyan topluluğunda dini açıdan ayakta kalan en görkemli ve en önemli tarihi eserlerden biri olma unvanını da hala elinde bulunduruyor.

Ayasofya Camii Tarihi

Doğu Ortodoks ve Katolik Hristiyan mezheplerinin nezdinde çok büyük bir öneme sahip olan bu dini yapı, 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesiyle de İslam dünyasıyla tanışmış. Osmanlıların fethinden sonra Ayasofya’ya kilise olma özelliğinden sonra bir de cami olma özelliği eklenmiş. Bu noktada dünyanın en ünlü ve en başarılı mimarları arasında gösterilen Mimar Sinan’ın çalışmaları da bu yapının yeniden görkemli bir görünüm kazanmasında etkili olmuş. Latin İstilası sırasında yıkılma durumuna gelen ve harap bir hale sokulan Ayasofya, daha sonra Mimar Sinan’ın usta dokunuşları ile tekrardan eski görkemli haline kavuşmuş.

Ayasofya Müzeleşme Tarihi

Osmanlı padişahları arasında da oldukça popüler bir yapı olmasıyla dikkat çeken Ayasofya, padişahların bir kısmı tarafından ebedi ikametgah olarak seçilmiş. Ayasofya’nın günümüzdeki müze halini alma süreci de Mustafa Kemal Atatürk’ün isteği ile başlatılmış. Takribi 1930 ile 1935 yılları arasında yapılan düzenlemeler ve çalışmalar neticesinde Ayasofya dini uygulamalardan arındırılarak müze haline dönüştürülmüş. Ancak bu süreçte Ayasofya’nın dini mimari özelliklerinden hiçbir şey kaybetmemesine özen gösterilmiş.

Bununla birlikte günümüzde Ayasofya müzesinde ziyaretçiler tarafından büyük ilgi toplayan duvar mozaikleri ve zeminde yer alan döşemeler, müze dönüşümü yapılırken gerçekleştirilen restorasyon çalışmaları esnasında keşfedilmiş. Bu çalışmaların büyük bir titizlikle sürdürülmesinin ardından ziyaretçilerin ilgiyle incelediği sanatsal eserler gün yüzüne çıkartılmış.

Kadim tarihi boyunca ayakta kaldığı sürelerde iki büyük semavi dinin ibadethanesi olma özelliği gösteren Ayasofya, hem iç mimarisi hem de dış kısımda sahip olduğu mimari özellikleri sebebiyle eşsiz bir kültürel yapı haline geliyor. Ziyaretçilerin tarihin bu dokusunu kolaylıkla deneyimleyebilmesini sağlayan Ayasofya, aynı zamanda pek çok kültürel hazineye de ev sahipliği yapıyor.

Padişah Türbeleri

Ayasofya’nın dış kısmında bulunan Padişah Türbeleri, bu tarihi yapının Bizans’tan Osmanlı egemenliğine geçtiği dönemin sonrasına da ışık tutuyor. Mimar Sinan tarafından 1574 ile 1577 yılları arasında inşa edilen türbeler arasında en çok ilgiyi de 2. Sultan Selim Türbesi çekiyor. Bu tarihi bölümde aynı zamanda 3. Murad, 3. Mehmed, 1. Mustafa ve Sultan İbrahim türbeleri yer alıyor.

- Dandolo'nun mezarı

Uzun yıllar müze olarak kalan ve 24 Temmuz'da ibadete açılan Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde çekilen belgesel ile tarihte bir ilke tanıklık edilecek. TRT Belgesel'in ses getiren yapımı "Gizemli Tarih" yeni bölümünde Ayasofya'daki 800 yıllık mezarın gizemine odaklanacak.

Bizans kaynaklarında, Haçlı istilasından sonra şehir geri alındığında intikam için Dandolo'nun cesedinin denize atıldığı geçerken, bir başka rivayete göre cesedin Fatih Sultan Mehmet tarafından verilen emirle yeniçerilerce çıkarıldığı ve tacının alındığı biliniyor.

Belgeselin yeni bölüm çekimleri için Ayasofya'da bulunan TRT Belgesel ekibi bir ilki gerçekleştirerek Dandolo'nun mezarında jeoradar taraması yaptı. Jeoradar sistemi, Dandolo'nun Ayasofya'nın duvarı içerisine yüzü Kudüs'e doğru gömülü cesedini görüntülemeyi başardı ve tartışmaların yönünü değiştirecek bulgular elde etti.

Sunuculuğunu Prof. Dr. Hikmet Kırık'ın üstlendiği belgeselin ekibi, manyetik rezonans sistemiyle mezarın içinin 3 boyutlu haritasını da oluşturdu. Birçok spekülasyonun merkezinde yer alan ve Dan Brown'un "Inferno" kitabına da konu edilen mezarın gizemi, yarın 22.00'de TRT Belgesel'de açığa çıkacak. 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.