Kronik Yorgunluğa ‘Egzersiz Aşısı’ Önerisi
Bir işe başlamakta kişinin kendisini yetersiz hissetmesi ve beraberinde ortaya çıkan tükenmişlik hissi ‘yorgunluk’ olarak tanımlanıyor. Uzmanlar yorgunluğu, fizyolojik, hastalıklara bağlı, akut, subakut ve kronik yorgunluk olarak sınıflandırıyor. 6 aydan uzun süre devam eden yorgunluklara ‘kronik yorgunluk’ adını verdiklerini ifade eden Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yaşar Küçükardalı, kronik yorgunluk ve alınması gereken önlemleri anlattı.
6 AYDAN UZUN SÜRÜYORSA DİKKAT
Kronik yorgunluk yaşayan kişilerin egzersizden kaçtıklarını anlatan Prof. Dr. Yaşar Küçükardalı, şunları söyledi:
“Fizyolojik yorgunluk; özellikle eforlu bir iş sonrası ortaya çıkan, dinlenince geçen ve hemen hepimizin karşılaştığı bir durum. Bunun yanında bazı hastalıklara bağlı olarak da yorgunluk ortaya çıkabilir. Tiroit tembelliği, kansızlık, enfeksiyonlar, organ yetmezlikleri, kanserler, kas ve iskelet sistemi hastalıkları, ortopedik problemler bu sorunların başında gelir. Böyle bir durumda altta yatan hastalık teşhis edilip tedavi edildiğinde, kişinin yorgunluk şikayetleri de ortadan kalkar.6 aydan uzun süre devam eden yorgunluk ise kronik yorgunluk olarak tanımlanır ve bu durum kişinin gündelik hayatını önemli şekilde etkiler. Böyle bir durumda kişi herhangi bir işi sürdürmek için yeterli enerjiyi kendisinde bulamaz.”
BU BELİRTİLERİ ÖNEMSEYİN
Kronik yorgunluk yaşayan kişilerin mükemmeliyetçi olduklarını da anlatan Prof. Dr. Yaşar Küçükardalı, “Daha çok 30-50 yaş arasında görülen kronik yorgunluk sendromu yaşayanların genellikle mükemmeliyetçi yapıda oldukları dikkat çekiyor. Her şeyin yerinde ve zamanında mükemmel olmasını istiyorlar. Cinsiyete baktığımızda da kadınların daha dezavantajlı olduğunu görüyoruz. Kronik yorgunluk için, uzun süren boğaz ağrıları, lenf bezlerinde hafif şişmeler, uyku düzeninin bozuk olması, karında şişkinlik ve gaz gibi sindirim sistemi probleminin uzun süre devam etmesi de belirtiler arasındadır. Güne zinde ve dinç başlamak yerine, sabah bile yorgun hissetmek hastalığın en önemli belirtilerindendir” diye konuştu.
EGZERSİZ KAPASİTESİ GÜNDEN GÜNE ARTIRILMALI
Hastalığın en etkili tedavisinin olumlu düşünme olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Küçükardalı, “Bu hastalar için en etkili tedavi yöntemi pozitif olmaları, hayatı sevmeleri olacaktır. Yaşadıkları bu şikayetler karşısında hayatlarını tehdit eden ciddi bir problem olmadığını bilmeleri gerekir. Bunun yanında davranış tedavisi uygulanmalıdır. Yani düşüncelerin iyileştirilmesi gerekir. Zihni meşgul eden gereksiz düşüncelerden olabildiğince sıyrılmak önemlidir. Herkesin kendini analiz etmesi ve hoşlandığı alışkanlıkları hobilerini ön plana çıkarması önemli. Kişinin zihin masaüstünü boşaltması tedavide en etkili yöntemdir. Zihnen ve bedenen kendimize zaman ayırıp dinlenmemiz gerekir. Bununla birlikte adeta bir “egzersiz aşısı” uygulanmalıdır. Bu kişiler hareket etmeye enerjileri olmamalarına rağmen bunun üzerine gidip egzersiz kapasitelerini günden güne artırmalıdır. Düzenli bir egzersiz programıyla tedavide başarı sağlanacaktır. Kronik yorgunluk sendromunda biyolojik ritim çok önemli. Belli saatlerde yatmak ve kalkmak çok önemli. Bu problem ile mustarip olanların biyolojik ritimlerinin çok farklı olduğu kaliteli uyku düzenlerinin olmadığı görülür” ifadelerini kullandı.
‘Yorgunluğa rağmen laboratuvar bulgularında herhangi bir anormallik yoksa korkmayın’ diyen Yeditepe Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yaşar Küçükardalı, aralıklı olarak magnezyum desteği almanın da olumlu etkileri olabileceğini belirtti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.