Darbe girişimi "çatı davası"nın gerekçeli kararı açıklandı (3)
ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlere ilişkin aralarında darbenin askeri kanadındaki planlayıcı ve icracılarından oluşan sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin de bulunduğu Genelkurmay "çatı" davasında 224 sanık hakkındaki hükmün gerekçesi yazıldı.
Konsey üyesi oldukları belirlenip "yönetici" sıfatıyla yurt genelindeki tüm eylemlerden sorumlu tutulan eski Hava Kuvvetleri Komutanı ve Yüksek Askeri Şura (YAŞ) üyesi Akın Öztürk, eski tümgeneraller Kubilay Selçuk, Mehmet Dişli, eski tuğgeneraller Hakan Evrim, Ali Osman Gürcan, Erhan Caha, Mehmet Partigöç, eski tuğamiraller Ömer Faruk Harmancık ve Sinan Sürer, eski albaylar Bilal Akyüz, Cemil Turhan, Fırat Alakuş, Ahmet Özçetin, Murat Koçyiğit, Mustafa Barış Avıalan, Orhan Yıkılkan ve Muhsin Kutsi Barış'a 141'er kez, 116 sanığa en az bir kez ağırlaştırılmış müebbet, 16 sanığa müebbet, diğer sanıklara süreli hapis cezası veren, aralarında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in de bulunduğu 13 firari sanığın dosyasını ayırıp 33 sanığın ise beraatine hükmeden Ankara 17'nci Ağır Ceza Mahkemesi, kararının gerekçesini taraflara tebliğ etti.
Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, üye hakimler Osman Pediz ve Sefa Taştan'ın imzasını taşıyan 2 bin 337 sayfalık gerekçeli kararda, FETÖ'nün yapısına ilişkin bilgi verildi.
15 Temmuz darbe girişiminin failinin FETÖ olduğu vurgulanan kararda, "Darbe girişimi, TSK içine yuvalanmış FETÖ mensubu asker ve bu örgüte bağlı sivillerce gerçekleştirilmiştir." tespitine yer verildi.
- 27 Mayıs darbesini örnek aldılar
Gerekçeli kararda, soruşturma sırasında bazı sanıkların ev ve iş yerlerinde yapılan aramalarda 27 Mayıs darbesine ilişkin belge ve kitaplar ele geçirildiği belirtildi.
Örgütün bu darbenin organizasyonu ile ilgili bazı örneksemeler yaptığı, ayrıca ideolojileri dışında her iki olay arasında şekli bakımdan benzerlikler bulunduğu vurgulanan kararda, 15 Temmuz 2016'da darbe faaliyetlerine başlayan FETÖ mensuplarının başında, "kalkışmanın başarıya ulaşması için gerekli olan, önceden kesin olarak belirlenmiş orgeneral seviyesinde bir komutanın bulunmadığı; darbenin planlaması, organizasyonu, sevk ve idaresinde, örgütün 'altın nesil' diye tabir edilen genellikle kurmay yarbay, kurmay albay ve tuğgeneral rütbesindeki personelin görev aldığı"na işaret edildi.
Her iki darbenin başlangıç saatinin normal koşullarda saat 03.00 olarak planlandığına dikkati çekilen gerekçeli kararda, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
"27 Mayıs darbe bildirisindeki 'yurtta sulh' vurgusu, soruşturma sırasında tespit edilen Yurtta Sulh Konseyi'nin üye sayısının da Milli Birlik Komitesi'ndeki gibi 38 olması gibi hususlar dikkate alındığında, FETÖ'nün yine askeri hiyerarşiye uyulmadan yapılan, ancak başarıya ulaşan 27 Mayıs darbesinin planlama ve icra safhalarından örnekler aldığı anlaşılmaktadır. Ancak, 15 Temmuz darbe girişiminin amacının her türlü silahı da kullanmak suretiyle, Türkiye Cumhuriyeti devletinin tüm anayasal kurumlarını ele geçirmek ve bu süreç tamamlandıktan sonra devleti, toplumu ve fertleri FETÖ'nün ideolojisi doğrultusunda yeniden dizayn ederek oligarşik özellikler taşıyan bir zümre eliyle ekonomik, toplumsal ve siyasal gücü yönetmek iken, 27 Mayıs darbesini yapan ve herhangi bir örgütsel bağı bulunmayan cuntacı askerlerin amacı ise kısmen rejim içinde kalarak, uygulamalarından memnun olmadıkları demokratik yöntemlerle ve milli iradeyle seçilmiş meşru hükümeti devirmektir."
Kararda, örgütün sözde "yurtta sulh konseyi"ni darbe girişiminin askeri planlama ve organizasyonunda kullanmak ve darbe girişiminin başarılı olması halinde de kendi ideolojisiyle ülkeyi yönetme aşamasına gelinceye kadar, belli bir süre yönetimde tutmak amacıyla oluşturduğu kaydedilerek, "Konseyin başkanlığını üstlenecek kişinin de bu süre zarfında devlet başkanı olarak görev yapacağı konusunda kesin bir kanaat oluşmuştur." ifadesine yer verildi.
- Sivillere zarar verdiler
Yurt savunmasıyla görevli olan sanıkların, örgütün amaçlarını gerçekleştirmek üzere Türk Silahlı Kuvvetlerine verilen görev ve yetkilerinin dışına çıktıklarına işaret edilen gerekçeli kararda, darbecilerin ülke savunması için kullanılması gereken silahlarla sivil vatandaşlara zarar verdiklerinin altı çizildi.
Darbe girişimi sırasında silahlı bir şekilde Genelkurmay Başkanlığı'nda önceden belirlenen görev yerlerine giden sanıkların, darbe teşebbüsünün başarıya ulaşması için faaliyet yürüttükleri ve diğer silahlı unsurlarla sürekli irtibat halinde oldukları bildirilen gerekçeli kararda, bu kişilerin Genelkurmay'da meydana gelen ölüm ve yaralama olaylarından müşterek fail sıfatıyla sorumlu oldukları anlatıldı.
Darbe girişiminden haberdar olmadıkları yönündeki sanık beyanlarının gerçeği yansıtmadığı vurgulanan gerekçeli kararda, şunlar kaydedildi:
"Sanıkların darbe mesajlarını içeren emirleri incelemedikleri, darbe girişiminin olduğunu bilmedikleri yönündeki savunmalarına samimiyetten uzak, suçtan kurtulmaya yönelik olduğundan itibar edilmemiştir. Sanıkların rütbeleri ve eğitimleri dikkate alındığında bu savunmalarına itibar edilmesinin mümkün bulunmadığı değerlendirilmiştir."
Sanıkların terör saldırısı saikiyle hareket ettikleri yönündeki savunmalarına da değinilen gerekçeli kararda, "Eylemlerin gerçekleştiği yerler İçişleri Bakanlığına bağlı güvenlik güçlerinin sorumluluğundaki bölgelerdir. Askeri birliklerin buna dahil olması için genel kolluk kuvvetlerinin imkan ve kabiliyetlerini aşan bir terörist girişimi olmalıdır. Bununla birlikte Bakanlar Kurulu kararı ile valilerin genel koordinasyonu gerekmektedir." değerlendirmesi yapıldı.
Terör saldırısına karşı hareket ettiğini öne süren sanıkların önce kendilerinden olmayan güvenlik görevlilerini etkisiz hale getirdikleri vurgulanan kararda, şu tespite yer verildi:
"Terör eylemini önlemeye gittiğini söyleyen sanıkların yaptığı ilk işi, oradaki güvenlik görevlilerini etkisiz hale getirmek ve silahlarını almak olmuştur. Derdest edilen güvenlik görevlilerinin terörist olmadığı açıktır. Ayrıca sanıkların kurum işgallerinden bir süre sonra darbe teşebbüsüne tepki gösteren halka karşı hedef gözeterek ateş etmelerinin de terörle mücadele kapsamında bir eylem olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Olay gecesi öldürülen ya da yaralanan hiçbir Türk vatandaşının terörist eylemi çağrıştıracak hiçbir hareketi olmamıştır."
- Sanıkların eylemleri
Gerekçeli kararda, davanın bir numaralı sanığı Akın Öztürk'ün 2013-2015 yıllarında Hava Kuvvetleri Komutanı olarak görev yaptığı, 2015'te Yüksek Askeri Şura (YAŞ) üyeliğine atandığı, olay günü Hava Korgeneral Mehmet Şanver'in kızının İstanbul'daki düğününe davetli olması ve nikah şahitliği teklif edilmesine rağmen İzmir'den Ankara'ya geldiği, buradan Akıncı Hava Üssü'nde ikamet eden kızının evine geçtiği belirtildi.
Gerekçeli karara göre, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın darbeyi kabul etmemesi üzerine cuntacılar tarafından Genelkurmay Başkanlığı'na getirilen sanık Akın Öztürk, Akıncı Hava Üssü'nde darbe faaliyetinin yönetilmesi ve organizasyonunda görev aldı, bu kapsamda sanıklar Mehmet Dişli, Ömer Faruk Harmancık, Kubilay Selçuk ve Hakan Evrim ile Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ı darbe teşebbüsünü desteklemesi için ikna etmeye çalıştı.
Gerekçeli kararda, "Sanığın, FETÖ'nün sivil yöneticileri Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Nurettin Oruç, Harun Biniş ve Hakan Çiçek ile askeri yönetici olan Ahmet Özçetin, Kubilay Selçuk, Hakan Evrim, Ömer Faruk Harmancık, Mustafa Barış Avıalan, Muzaffer Düzenli, Bilal Akyüz, Mehmet Dişli, Turgay Sökmen, Murat Koçyiğit, Osman Kılıç ile darbe teşebbüsü eylemlerini koordine ettiği, yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamından anlaşılmıştır." ifadesine yer verildi.
- Uçakları sevk ve idare etti
Gerekçeli karara göre, suç tarihinde kurmay albay rütbesiyle Hava Kuvvetleri Komutanlığına bağlı 4'üncü Ana Jet Üst Komutanlığında Harekat Komutanı olarak görev yapan sanık Ahmet Özçetin, darbe kalkışmasından önce Akıncı Üssü'nde toplantılar yaptı, Akıncı'dan kalkan uçakları sevk ve idare edip hangi noktaların uçakla vurulacağına ilişkin kararlar aldı.
Ankara Gölbaşı'nda bulunan Polis Özel Harekat, TÜRKSAT uydu antenlerinin bulunduğu tesisler, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi civarı, Jandarma Genel Komutanlığı yanı ve TBMM'nin bombalanması yönünde talimatlar veren Özçetin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uçağının takibi için Akıncı Hava Üssü'nden iki F-16 uçağı da kaldırdı.
Pilotlara Ankara üzerinde "ses üstü alçak uçuş serbest" şeklinde talimat veren Özçetin, konuşmalarında, "Yurtta Sulh hareketi başladı, Yurtta Sulh hareketini icra ediyoruz şu an. Dolayısıyla bütün herkes Yurtta Sulh diye temas edecek." ifadelerini kullandı.
Darbe girişiminden önce kurmay albay rütbesiyle Kara Kuvvetleri Komutanlığında Teşkilat Şube Müdürü olarak görev yapan sanık Bilal Akyüz, Ankara Konutkent'te bulunan villada Adil Öksüz liderliğinde 6-7-8-9 Temmuz tarihlerinde yapılan toplantılara katıldı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığından darbe teşebbüsünde görev alacak isimleri belirledi.
Suç tarihinde Akıncı Üssü'nde bulunan sanık, darbenin tüm ülke genelinde planlanıp yönetilmesinde görev aldı ve telefonla görüştüğü farklı illerdeki çok sayıda askere talimatlar verdi.
Sanıklardan Hava Kuvvetleri Komutanlığına bağlı 4'üncü Ana Jet Üst Komutanlığı eski Üst Komutanı Tuğgeneral Hakan Evrim, darbe girişiminden önce Diyarbakır'a gidip, burada uçaklara sniper cihazını taktırdı ve bu şekilde hedeflerin tam vurulabilmesi için hazırlık yaptı.
Komutanı olduğu üsse FETÖ'nün sivil yöneticileri ile askeri yöneticilerinin girmesini sağlayan Evrim, Akıncı Üssü'nden kalkan uçakların sevk ve idaresini bizzat yaptı, darbe karşıtı olan komutanların derdest edilerek Akıncı Üssü'ne getirilmesini planladı.
Suç tarihinde tümgeneral rütbesiyle Hava Kuvvetleri Komutanlığına bağlı Çiğli 2'nci Ana Jet Üs Komutanı olarak görev yapan sanık Kubilay Selçuk, İstanbul'da Hava Kuvvetlerinde korgeneral olan Mehmet Şanver'in düğününe davetli olmasına rağmen düğüne gitmeyip, Casa uçağı ile sabah saatlerinde Ankara'ya Akıncı Üssü'ne geldi.
Hulusi Akar'ı Akıncı Hava Üssü'ne getirdikten sonra darbe teşebbüsü faaliyetinin başına geçmesi için ikna etmeye çalışan Selçuk'un, silahlı kuvvetlerin yönetime el koyduğuna dair darbe bildirisini okuyarak prova yaptığı anlar güvenlik kamerasına yansıdı.
- "Taburlar, tugaylar yola çıktı"
Suç tarihinde tümgeneral olarak Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Daire Başkanı olan Mehmet Dişli'nin darbe girişiminin öne çekilmesinin ardından karargaha döndüğü belirtilen gerekçeli kararda, Dişli'nin burada Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'a, "Komutanım operasyon başlıyor, herkesi alacağız. Taburlar, tugaylar yola çıktı. Biraz sonra göreceksiniz." dediği, darbe girişiminin başına geçmeyi reddeden Akar'ın Akıncı Üssü'ne tahliyesine yönelik emir verdiği aktarıldı. Akar'ın, Dişli'nin gözetiminde üsse götürüldüğü vurgulanan kararda, dosya kapsamına göre Dişli'nin üste bir engelleme olmadan rahatlıkla hareket ettiği, darbe teşebbüsünü diğer yönetici sanıklarla birlikte yönettiği ifade edildi.
Sanıklardan olay tarihinde tuğgeneral rütbesiyle Genelkurmay Başkanlığı Personel Yönetim Daire Başkanı olan Mehmet Partigöç'ün Ankara Konutkent'teki villada Adil Öksüz liderliğinde 6-7-8-9 Temmuz tarihlerinde yapılan darbeye hazırlık toplantılarına katıldığı, diğerleriyle darbe teşebbüsünde görev alacak örgüt mensubu isimleri belirledikleri aktarılan kararda, Partigöç'ün, Hulusi Akar'ın darbenin başına geçmeyi reddetmesi üzerine örgütün Genelkurmay Başkanlığına getirilmesine karar verdiği Akın Öztürk'e Akıncı Hava Üssü'ne geçebileceğini söylediği kaydedildi.
Partigöç'ün görevi itibarıyla örgütün kadrosunu en iyi bilenlerden olduğu, atama listesini hazırladığı ve hukuka aykırı nitelikte emirler yayımladığı anlatılan kararda, sanığın darbenin tüm ülke genelinde planlanıp yönetilmesinde görev aldığı vurgulandı.
Gerekçeli kararda, sanıklardan olay tarihinde tuğgeneral rütbesiyle Hava Kuvvetleri Komutanlığında Müşterek Hedef Analiz Yönetim Başkanı olan Gökhan Şahin Sönmezateş'in de Konutkent'teki villada yapılan darbeye hazırlık toplantılarına katıldığı aktarıldı. Darbe teşebbüsü planı ve organizasyon toplantılarına aktif olarak katılan Sönmezateş'e toplantıda Cumhurbaşkanı'na yönelik suikast girişimini planlama ve yönetme görevi verildiği, sanığın suç tarihinde de bu yönde eylemlerde bulunduğu kaydedildi.
(Bitti)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.